Kemal Gözler, “‘Devlet’ Kelimesi Üzerine Bir Deneme”, Türkiye Günlüğü, Sayı 129, Kış 2017, s.5-9 (Yayın Tarihi: 31 Mart 2017).
arasında [s.X] şeklinde
gösterilmiştir.
Kemal Gözler*
Bu kısa makalede “devlet” kelimesi ile bu kelimenin bazı batı dillerindeki karşılığı olan “State / État / Staat / Stato / Estado” kelimesinin etimolojisi açıklanmakta ve bu iki kelime arasında etimolojik farklardan yola çıkarak, “devlet” kelimesinin işaret ettiği kurumun mahiyeti hakkında spekülasyonlarda bulunulmaktadır.
“Devlet” kelimesi, Arapça “devle (ﺩﻭﻠﻪ)” kelimesinden Türkçeye geçmiştir[1].
Bu kelimenin aslî harfleri “d د”, “vو”, “l ل”dir. Hans Wher’in A Dictionary of Modern Written Arabic’ine göre, “devle (ﺩﻭﻠﻪ)”, mastar hâliyle, sürekli olarak değiştirmek (to change periodically), ard arda getirmek (to alternate), döndürmek (to rotate), zamanın veya talihin el değiştirmesi, dönmesi (to change, turn [time, fortune]) demektir[2]. Yine devlet, bir anlamıyla, “muzaffer kılmak (to make victorius)”, “galip gelmek (to let triumph)”, “zafer kazandırmak (to grant victory)” demektir[3].
“Devle (ﺩﻭﻠﻪ)” kelimesindeki aynı aslî harfler (“d د”, “vو”, “l ل”), Türkçedeki “tedavül (ﺗﺪﺍﻮﻞ)” kelimesinde de geçmektedir. “Devlet”, kelime anlamıyla, “tedavül eden”, yani “elden ele geçen şey” demektir. Bu anlamda devlet kelimesi, Bülent Nuri Esen’in vurguladığı gibi, “iktidarın el değiştirmesi”ni hatırlatmaktadır[4]. [s.6]
Devlet kelimesinin İngilizce karşılığı ise state, Fransızca karşılığı État, Almanca karşılığı Staat, İtalyanca karşılığı stato, İspanyolca ve Portekizce karşılığı Estado’dur. Bunların hepsi Latince status kelimesinden gelir[6].
Latince status, “hâl”, “durum”, “vaziyet” demektir[7]. Zaten Fransızca État, İngilizce state kelimelerinin de ilk anlamı, hâl, durum vaziyet demektir[8].
Latince “status” kelimesi de “sto/steti/stare” fiilinden gelir. Bu fiilin ilk anlamı “ayakta durmak (se tenir debout)”, ikinci anlamı “hareketsiz kalmak (se tenir immobile)”, üçüncü anlamı ise “sağlamca durmak (se tenir solidement)” demektir[9].
Modern batı dillerindeki “State / État / Staat / Stato / Estado” kelimelerinin ve keza bu kelimenin kaynağı olan Latince status kelimesi “sta” kökünden gelir. Kökün sıfır hâli “st”dır. Bu kök daima bir “durmayı” ifade eder. Hint-Avrupa dil ailesinde “sta” kökü, “duran şey” veya “durulan yer” anlamına gelir[10]. Bu kökten türeyen İngilizcede, Fransızcada, Almancada, İtalyancada, İspanyolcada, Portekizcede yüzlerce kelime vardır[11]. Bu kelimelerin hepsinde bir durma, değişmeme, sabit kalma anlamı bulunur. İngilizceden birkaç örnek verelim: stop, stay, stand, static, stadium, station, stability, store, instant, arrest, insist, constant, obstacle, constitute, destitute, institute, restitute, consist, exsist, insist, persist, resist, restore, vs.
Örneklerden de görüldüğü gibi “st” köküyle üretilen bütün kelimelerde durağanlık, statiklik, sabitlik, değişmezlik, kararlılık anlamı vardır.
Bu kökten üretilen ve “devlet” demek olan “State/État/Staat/Stato/Estado” kelimelerinde de aynı anlam vardır. Batı dillerinde bu kelime, ilk duyulduğunda bir durağanlığı, bir sabitliği, değişmezliği çağrıştırır.
Yukarıda açıkladığımız gibi Türkçe/Arapça “devlet” kelimesi, ilk kelime anlamıyla değişimi, dönmeyi, el değiştirmeyi, kendi kökünden türemiş bir kelimeyle söylersek, “tedavül etmeyi” ifade eder.
Batı dillerindeki “State” ve benzeri kelimeler ise, durağanlığı, sabitliği, değişmezliği ifade eder.
Emir Kaya’nın gözlemlediği gibi bizdeki “devlet” kelimesinde “dinamik”, Batı dillerindeki “State” kelimesi ve benzerleri “statik” bir çağrışım içerir[12]. [s.7]
* * *
Kelimelerin etimolojik kökleri ile bu kelimelerin ifade ettikleri kurumların kaderlerinin aynı olacağı düşüncesi şaşırtıcı, spekülatif yönü ağır basan bir düşüncedir. Ama yine de kayda değer bir düşüncedir. Neticede bir olguyu veya bir kurumu ifade etmek için kullanılan kelimelerin tarihsel süreçte rastlantı sonucu seçilmediği de bir gerçek. Muhtemelen hukuk terimlerinin de sosyal, kültürel, psikolojik kaynakları var.
Gerçekten de, “devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlara baktığımızda, bu toplumların devletlerinde bir durağanlığın olmadığını, daima bir istikrarsızlığın bulunduğunu, devletin adeta elde ele dolaştığını, tedavül ettiğini görüyoruz.
Bu açıdan Cumhuriyet dönemimizin ilk anayasa hukukçularından biri olan Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in “devlet” kelimesini açıklamak için yazdıkları çok manidardır. 1946’da yayınladığı “Devlet Nedir” başlıklı makalesinde Başgil şöyle yazıyor:
“Filhakika Türkçemizdeki Devlet kelimesinin çok dikkate değer eski bir mânası vardır. Bu kelime ‘müdavele’ ve ‘tedavül’ kelimeleriyle müşterek bir maddeden, ‘devl” maddesinden çıkmıştır. Ve, lûgat mânasiyle, tedavül eden, yani elden ele geçen kuvvet, iktidar, mevki ve itibar demektir. Eski Arapçada harbeden iki ordudan kah birine, kah ötekine geçen galibiyet ve zafere ‘devlet’… denilirdi.
Kelime bize Arapçadan bu lügat manasiyle geçmiş ve bu manayı yakın zamanlara kadar muhafaza etmiştir… Bugün bile mevki ve şerefe nail oldu manasına ‘filanın başına devlet kuşu kondu’ … deriz”[13],
Bunları yazdıktan sonra Profesör Başgil şöyle devam eder:
“Eskilerin anlayışına göre devlet, tıpkı bir altın top gibi, elden ele geçen ve en kuvvetlinin zapt ve inhisarına giren ikbal, nüfuz ve iktidardır”[14].
Ali Fuat Başgil, 1946’da “eskilerin anlayışına göre” diyor. Acaba bu anlayış Türkiye’de gerçekten “eskilerde” mi kaldı?
Sanmıyorum. Aynı anlayış, Profesör Başgil’in bu satırları yazmasından 60 yıl sonra, bugün de, bütün gücüyle devam ediyor. Belki Ali Fuat Başgil’in bugünkü “devlet” anlayışı, 1946’ta yukarıdaki satırları yazdığı dönemdeki devlet anlayışını bile çoktan geçti.
Bugün de Türkiye’de devlete, “tıpkı bir altın top gibi, elden ele geçen ve en kuvvetlinin zapt ve inhisarına giren ikbal, nüfuz ve iktidar” olarak bakılmadığını kim söyleyebilir? Ona sahip olan, sadece siyasî iktidara değil, idareye, askeriyeye, yargıya, akademiye de sahip oluyor. Ona sahip olan sadece kurumlara değil, sosyal itibara ve hatta servete dahi sahip oluyor. Emir Kaya’nın yazdığı gibi “iktidarlar değiştikçe servet sahipleri de değişmekte, birileri batarken diğerleri zenginleşmektedir”[15].
Ne var ki, “devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlarda devlete nail olmanın kuralları olmadığından veya bu kurallara uyulmadığından ve keza devlete nail olmanın kamu hizmetini yürütmekten başka bir anlamı olmadığı bilinmediğinden, devlet, “tıpkı bir altın top gibi” elden ele dolaşmaktadır. Neticede devleti ele geçirenlerin “ikbal ve nüfuzu” kendi şahısları açısından kalıcı olamamakta, bir talih ve tesadüf eseri devleti ele geçirenlerin elinden devlet, bir başka talih ve tesadüf sonucu, bir “talih kuşu”nun bir baştan diğer başa uçup gitmesi misali uçup gitmektedir. [s.8]
Bu nedenle “devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlarda iktidardan düşenler, gözden de düşüyorlar; sadece iktidarı değil, itibarlarını ve servetlerini de yitiriyorlar[16]. Yukarıda Arapçada “devlet” kelimesi ile “tedavül” kelimesinin aynı kökten geldiğini söylemiştik. Garip bir şekilde, “devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlarda, iktidardan düşenler, tedavülden kalkan para gibi anında değerlerini yitiriyorlar.
Bu toplumlarda yöneticiler, devletin tedavül eden bir şey olduğunu bildikleri için, ellerinden uçmaması için, devlete olabildiğince sarılıyorlar. Ancak bunda uzun vadede pek de başarılı olamıyorlar. Çünkü “devlet” temellük edilebilen, sahip olunabilen bir şey değildir. “Devlet” kelimesinden, bu kelimenin kökünde bulunan “d”, “v” ve “l” harflerini atmak nasıl mümkün değil ise, bu kelimenin cari olduğu toplumlarda, “devlet” olgusundan “tedavül”ü de atmak mümkün değildir. “D”, “v” ve “l” harfleri “devlet” kelimesinin nasıl aslî harfleri ise, “tedavül” de “devlet” olgusunun aslî niteliğidir. Daha açık bir şekilde söyleyelim: Devlet kimseye ömrü billah yar olmaz. Devletin geçici olarak kime yar olacağı ise, bu toplumlarda, hukuka değil, “talih”e bağlıdır. Bu talih ise, bir “talih kuşu” misali, dönüp dolaşan bir şeydir.
* * *
Oysa “state” ve benzeri kelimelerin kullanıldığı batı toplumlarında yukarıda açıklandığı, “state” kelimesinin sözlük anlamının da işaret ettiği gibi statik, durağan, bir devlet anlayışı vardır. Devlet bir kurum olarak sabit kalır. Siyasî iktidarı kullanan kişiler, kamu hizmeti yürüten görevlilerdir. Sahip oldukları itibar ve servet, iktidara sahip olduklarından kaynaklanmaz. “State” kelimesinde tedavül anlamı olmadığı için, batıda iktidardan düşenler, tedavülden kalkan para gibi değersizleşmezler. Saygın yaşamlarına, ömürleri elverdiğince devam ederler.
Ben ilk ve ortaokula giderken ABD Başkanları sırasıyla Richard Nixon, Gerald Ford ve Jimmy Carter idi. Nixon 1974’te başkanlıktan ayrıldı ve 20 yıl daha yaşayıp 1994’te öldü. Gerald Ford, 1977’de Başkanlıktan ayrıldı, yaklaşık 30 yıl daha yaşayıp 2006’da öldü. Jimmy Carter 1981 yılında Başkanlıktan ayrıldı. Hâlâ hayatta. Saygın bir hayat sürüyor. “Devlet” kelimesinin kullanıldığı ülkeler için aynı şeyi söylemek mümkün mü?
* * *
Bitirirken hukuk için de bir iki şey söyleyeyim: “Devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlarda, devlet tedavül ettikçe hukuk da değersizleşiyor. Bu ülkelerde hukuk, tedavülde dolaşan paranın devalüasyona uğraması misali sürekli devalüasyona uğruyor ve vatandaşlara hukukî güvenlik sağlamaktan uzaklaşıyor. Hatta bazen büyük tedavüllerde hukuk, sadece vatandaşlara değil, hâkimlere bile hukukî güvenlik sağlayamaz oluyor.
Hukukun kişilere hukukî güvenlik sağlayamadığı toplumlarda sosyal, ekonomik ve kültürel gelişme olmaz. Çünkü bu toplumlarda itibar ve servet, hukukî güvenlik olmadığı için, çalışmaya değil, devleti ele geçirmeye bağlı olarak paylaşılır. Devletin tedavül etmesiyle, itibar ve servet de tedavül eder. İtibar ve servetin yolu çalışmaktan değil, devlete sahip olmaktan geçiyorsa, insanlar mesaisini, sosyal, ekonomik, bilimsel, kültürel, edebî ve sanatsal değerler üretmek için değil, devleti ele geçirmek için veya en azından devleti ele geçirenlere yakın olmak için harcarlar. Böyle toplumlarda en çok üretim yapmış iş adamı değil, iktidara en yakın olan işadamı en çok parayı kazanır. Bu toplumlarda bilime en çok katkı yapmış olan [s.9] bilim adamı değil, iktidara en yakın olan bilim adamı itibar görür. Bu toplumlarda bir üniversitedeki en liyakatli profesör değil, iktidara en yakın olan profesör rektör olur. İnsanların emeğini ve zamanını, ekonomik, bilimsel, kültürel, edebî ve sanatsal değerler üretmek için değil, iktidara yakın olmak için harcadığı bir toplum, kaçınılmaz olarak yerinde sayacaktır.
20 Şubat 2017, K.G.
(Makale Türkiye Günlüğü'ne 20 Şubat 2017 tarihinde gönderilmiştir. Makalenin yayınlandığı 129'uncu sayı Mart ayının son günlerinde çıkmıştır).
Kemal Gözler, “‘Devlet’ Kelimesi Üzerine
İkinci Deneme: 'Mülk', 'Dırjava' ve 'Gosudarstvo' Kelimeleri Hakkında Bazı
Düşünceler”, Türkiye Günlüğü, Sayı 130, Bahar 2017, s.41-45.
(
KAYNAKLAR
ABADAN (Yavuz),
Amme Hukuku ve Devlet Nazariyeleri, Ankara, Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1952, s.123-132.
AMERİCAN
HERİTAGE: The American Heritage
Dictionary, Boston, Houghton Mifflin Company, 4. Baskı, 2000, “Appendix
I: Indo-European Roots”, s.2048.
BAŞGİL (Ali Fuad), “Devlet
Nedir”, İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Mecmuası, Cilt XII, Sayı 4, 1946, s.981-982.
BAŞGİL (Ali Fuat),
Esas Teşkilât Hukuku, İstanbul,
Baha Matbaası, 1960.
CADOUX (Charles),
Droit constitutionnel et institutions politiques: Théorie générale des
institutions politiques, Paris, Cujas, 1988, c.I.
ESEN (Bülent Nuri),
Anayasa Hukuku: Genel Esaslar,
Ankara, Ayyıldız Matbaası, 1970.
GAFFİOT (Felix),
Dictionnaire latin-français, Paris, Hachette, 1934.
GÖZLER
(Kemal), Anayasa Hukukunun Genel
Teorisi, Bursa, Ekin, 2011.
JELLİNEK (Georg),
L’Etat modern et son droit (Traduction française par Georges
Fardis), Paris, M. Giard & E. Brière, 1911, c.I.
KAYA
(Emir), Hukuk Zihniyeti, Ankara,
Adalet, 2016.
LE PETİT ROBERT: Dictionnaire de la Langue Française
(Ed. A. Rey ve J. Rey-Debove), Paris,
Le
Robert, 1991.
OXFORD Dictionaries:
https://en.oxforddictionaries.com/definition/state.
TÜRK HUKUK KURUMU,
Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Türk
Hukuk Kurumu Yayınları, 1944, (Tıpkı Üçüncü Baskı: Ankara, Başbakanlık
Basımevi, 1991) s.576.
WEHR (Hans), A Dictionary of Modern
Written Arabic, (Edited by J. Milton
Cowan), New York, Spoken Language Services, 4. Baskı, 1976.
* Prof. Dr. Gözler, Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi emekli öğretim üyesidir. http://www.anayasa.gen.tr/gozler.htm.
[1].
“Devlet” kelimesinin etimolojik tahlili için bakılabilir:
Kemal Gözler, Anayasa
Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 2011, s.362-363.
[2].
Hans Wehr,
A Dictionary of Modern Written
Arabic, (Edited by J. Milton
Cowan), New York, Spoken Language Services, 4. Baskı, 1976,
s.302.
[3].
Ibid.
[4]. Bülent Nuri Esen, Anayasa
Hukuku: Genel Esaslar, Ankara, Ayyıldız Matbaası, 1970, s.89.
[5]. Terminoloji konusunda Georg Jellinek,
L’Etat modern et son droit (Traduction française par Georges
Fardis), Paris, M. Giard & E. Brière, 1911, c.I., s.221-230; Yavuz
Abadan, Amme Hukuku ve Devlet
Nazariyeleri, Ankara, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Yayınları, 1952, s.123-132.
[6]. Charles Cadoux, Droit
constitutionnel et institutions politiques: Théorie générale des
institutions politiques, Paris, Cujas, 1988, c.I, s.23.
[7]. Türk Hukuk Kurumu, Türk
Hukuk Lügatı, Ankara, Türk Hukuk Kurumu Yayınları, 1944, (Tıpkı
Üçüncü Baskı: Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1991) s.576. Aynı
şekilde bkz.: Felix Gaffiot,
Dictionnaire latin-français, Paris, Hachette, 1934, s.1475.
[8].
Fransızca État
için bkz.: Le Petit Robert:
Dictionnaire de la Langue Française (Ed. A. Rey ve J.
Rey-Debove), Paris,
Le Robert, 1991, s.700. İngilizce
state kelimesi için bkz.:
https://en.oxforddictionaries.com/definition/state.
[9].
Felix Gaffiot, Dictionnaire latin-français, Paris, Hachette, 1934, s.1480.
[10].
The American Heritage
Dictionary, Boston, Houghton Mifflin Company, 4. Baskı, 2000,
“Appendix I: Indo-European Roots”, s.2048.
[11].
Hint-Avrupa dillerinde “st” kökü, kelimenin başında veya bir
önekten sonra kelimenin ortasında ve hatta sonunda geçer. Bazen
Fransızca “Etat”
kelimesinde olduğu gibi “s” sesi düşmüş olabilir.
[12].
Emir Kaya, Hukuk
Zihniyeti, Ankara, Adalet, 2016, s.244.
[13]. Ali Fuad Başgil, “Devlet Nedir”,
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt XII, Sayı 4,
1946, s.981-982. Aynı cümleler Başgil’in şu kitabında da vardır: Ali
Fuat Başgil, Esas Teşkilât
Hukuku, İstanbul, Baha Matbaası, 1960, s.126.
[14]. Ibid.
[15].
Kaya, op. cit.,
s.284.
[16].
Hatta bazı Arap ülkelerinde hayatlarını da yitiriyorlar.
Kemal
Gözler, “’Devlet’ Kelimesi Üzerine Bir Deneme", Türkiye Günlüğü,
Sayı 129, Kış 2017, s.5-9 (http://www.anayasa.gen.tr/devlet-kelimesi.html).
(c) 4 Nisan 2017, Kemal Gözler
Ana Sayfa:
http://www.anayasa.gen.tr
Editör:
Kemal Gözler
E-mail: kgozler[at]hotmail.com
İlk Konuluş Tarihi: 4 Nisan 2017, Saat 14:30