TÜRK ANAYASA HUKUKU SİTESİ [anayasa.gen.tr] |
|
[ Ana sayfa: www.anayasa.gen.tr ]
DANIŞTAYIN SON BAŞÖRTÜSÜ KARARI
Danıştay İkinci Daire, 26.10.2005 tarih ve E.2004/4051, K.2005/3366 Sayılı Karar
Kaynak: http://www.danistay.gov.tr
ÖZET: DAVACININ, ZAMAN ZAMAN OKULDA, OKULA GELİŞİNDE VE OKULDAN
ÇIKIŞINDA TÜRBANLI OLDUĞU YOLUNDA BEYANLARIN OLDUĞU, AYRICA DİSİPLİN CEZASI AFFI
KAPSAMINA GİRMEKLE BİRLİKTE BENZER EYLEMLERİ NEDENİYLE DAHA ÖNCE ALMIŞ OLDUĞU
İKİ AYRI DİSİPLİN CEZASININ BULUNDUĞU VE YÖNETİCİ OLARAK GÖREV YAPACAĞI EĞİTİM
VE ÖĞRETİM KURUMUNDA ÖĞRENİM GÖRENLERİN YAŞLARININ KÜÇÜKLÜĞÜ İTİBARİYLE
MANTIKSAL DEĞERLENDİRME VE ÇIKARIM YAPMA ÇAĞINDAN UZAK OLDUKLARI HUSUSLARI
BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE; BULUNDUĞU ORTAM İÇERİSİNDE VE EĞİTİM-ÖĞRETİMİN
BİR ŞEKİLDE YANSIMASININ OLUŞTUĞU DIŞSAL ÇEVREDE EN İYİ ÖRNEK KONUMUNDA OLMASI
GEREKEN DAVACININ, OKULA GELİŞ VE GİDİŞLERİ SIRASINDA DA OLSA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE
ÖĞRETİMLE İLGİLİ GEREK ANAYASA VE GEREKSE MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNUYLA GETİRİLEN
TEMEL İLKELERE AYKIRI DAVRANDIĞI SABİT OLDUĞUNDAN, YÖNETİCİLİK GÖREVİNE HENÜZ
BAŞLAMADAN BU GÖREVİNDEN ALINARAK ÖĞRETMEN OLARAK ATANMASINA İLİŞKİN İŞLEMDE
HUKUKA, KAMU YARARI VE HİZMET GEREKLERİNE AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Ankara Valiliği
Karşı Taraf : ...
İsteğin Özeti : Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin 22.3.2002 günlü, E:2001/1604,
K:2002/329 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek
bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti :Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle
istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Vahit Kınalıtaş
Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule
uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın
onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : E. Nur Necef
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen
incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49
uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dava, Gölbaşı ... Anaokulu Müdürü olan davacının, göreve başlamadan bu görevden
alınarak Mamak... Köyü İlköğretim Okuluna Çocuk Gelişimi Öğretmeni olarak
atanmasına ilişkin 17.8.2001 günlü, 231-1/3066 sayılı işlemin iptali istemiyle
açılmıştır.
Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin 22.3.2002 günlü, E:2001/1604, K:2002/329 sayılı
kararıyla; "davacının Altındağ ... İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev
yapmakta iken Gölbaşı ... Anaokulu Müdürü olarak atanması nedeniyle 5.7.2001
tarihinde bu okul ile ilişiğinin kesildiği, yeni atandığı okulu görmek ve göreve
başlamak üzere aynı gün Gölbaşı ... Garnizonuna gittiği, Garnizondan içeri
girmek için buradaki görevlilere beyan ettiği kimliğindeki resimde başı kapalı
olduğu için içeri alınmadığı, bunun dışında başka kimlik tespiti
yapılamadığından müdürlük görevine başlatılmadığı; durumun Gölbaşı İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğüne bildirilmesi üzerine İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce verilen
6.7.2001 günlü, 410/3889 sayılı onay üzerine davacı hakkında soruşturma
açıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen 31.7.2001 günlü, 410/357 sayılı raporda
davacı hakkında disiplin yönünden 657 sayılı Yasanın 125/C (a-ı) maddesi
gereğince 1/30 oranında aylıktan kesme cezası; İdari yönden ise, yöneticilik
görevinin üzerinden alınarak il içerisindeki bir başka yere öğretmen olarak
görevlendirilmesinin teklif edildiği, bu teklif uyarınca Ankara Valiliği'nin
17.8.2001 günlü, 231-1/3066 sayılı işlemiyle Gölbaşı ... Anaokulu Müdürlüğü
görevinden alınarak Mamak ... Köyü İlköğretim Okuluna Çocuk Gelişimi Öğretmeni
olarak ataması yapılmış ise de; davacının daha önce görev yaptığı Altındağ ...
İlköğretim Okulu Müdürü ... ile bu okulda hizmetli olarak görev yapan ...'ın
yazılı ifadelerinde, adı geçen öğretmenin okul içerisinde başı açık olduğu,
ancak zaman zaman okula gelişinde ve okuldan çıkışında başını kapattığını beyan
ettikleri; davacının ise, başı kapalı olan resmini öğretmen olmadan önce
15.10.1991 tarihinde Bitlis'in ... ilçesinde çektirdiğini, Kılık Kıyafet
Yönetmeliğine uygun ve başı açık olarak 1997 tarihinde Altındağ ... İlköğretim
Okulundan almış olduğu öğretmenlik kimliğini kayıp ettiğinden ... Garnizonundaki
kapı nöbetçisine ibraz edemediği, öğretmenlik görevi süresince Kılık-Kıyafet
Yönetmeliği hükümlerine aykırı hareket etmediğini belirterek Altındağ İlçe Nüfus
Müdürlüğünden 5.4.1999 tarihinde aldığı başı açık olan nüfus cüzdanını dava
dilekçesine ekli olarak sunduğu dikkate alındığında, davacının yeni atandığı
okulu görmesi ve müdürlük görevine başlaması amacıyla 5.7.2001 Perşembe günü
gittiği Gölbaşı ... Garnizonundaki kapı nöbetçisinin davacıyı içeriye almayış
sebebinin o anda başı kapalı olmasından değil, daha önce almış olduğu
kimliğindeki resminde başının kapalı olmasından kaynaklandığı görülmekte olup
salt bu husus sebep alınarak davacının yeni atandığı müdürlük görevine hiç
başlatılmadan öğretmenlik görevine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde sebep
unsuru yönünden hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle dava konusu işlemin
iptaline hükmedilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare
Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/c maddesinde, maddede belirtilen bütün
memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvillerinin mensup oldukları il
idare şube başkanlarının inhası üzerine Valiler tarafından icra edilmekle
beraber mensup oldukları bakanlık veya genel müdürlüklere sebepleriyle
bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi
tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı
edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması
halinde, dava konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı
nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş
bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Altındağ ... İlköğretim Okulunda öğretmen
olarak görev yapmakta iken Gölbaşı ... Anaokulu Müdürü olarak atanması nedeniyle
5.7.2001 tarihinde bu okul ile ilişiğinin kesildiği, yeni atandığı okulu görmek
ve göreve başlamak üzere aynı gün Gölbaşı ... Garnizonuna gittiği, Garnizondan
içeri girmek için buradaki görevlilere beyan ettiği kimliğindeki resimde
türbanlı olduğu için içeri alınmadığı, bunun dışında başka kimlik tespiti
yapılamadığından müdürlük görevine başlatılmadığı; durumun Gölbaşı İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğüne bildirilmesi üzerine İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nce verilen
6.7.2001 günlü, 410/3889 sayılı onay üzerine davacı hakkında soruşturma
açıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen 31.7.2001 günlü, 410/357 sayılı raporda
davacı hakkında disiplin yönünden 657 sayılı Yasanın 125/C (a-ı) maddesi
gereğince 1/30 oranında aylıktan kesme cezası; İdari yönden ise, yöneticilik
görevinin üzerinden alınarak il içerisindeki bir başka yere öğretmen olarak
görevlendirilmesinin teklif edildiği, bu teklif uyarınca Ankara Valiliği'nin
17.8.2001 günlü, 231-1/3066 sayılı işlemiyle Gölbaşı ... Anaokulu Müdürlüğü
görevinden alınarak Mamak ... Köyü İlköğretim Okuluna Çocuk Gelişimi Öğretmeni
olarak atamasının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 176 ncı maddesine göre, Anayasa'nın dayandığı temel görüş ve
ilkeleri belirten Başlangıç kısmı Anayasa metni kapsamında olup, başlangıç,
Anayasa'nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri içermekle Anayasa maddelerinin
amacını ve yönünü belirleyen bir kaynaktır. Anayasa'nın Başlangıcı'nda,
Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılap ve ilkeleri
doğrultusunda; Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi
yönünde; hiçbir düşünce ve görüşün Atatürk milliyetçiliği, ilke ve
inkılaplarıyla medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesi
gereği kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılmayacağı; her Türk vatandaşının medeniyet ve hukuk düzeni içinde
onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmek hak
ve yetkisine doğuştan sahip olduğu fikir, inanç ve kararıyla anlaşılması, sözüne
ve ruhuna bu yönlerde de saygı gösterilmesi, mutlak bir sadakatle yorumlanıp
uygulanması gerektiğini bildirmesi de bu niteliğinin kanıtıdır.
Anayasa'nın 130 uncu maddesinde öngörülen "çağdaş eğitim-öğretim esaslarına
dayanan" düzenin, laiklik ilkesinin gözardı edildiği bir ortam olması mümkün
değildir. Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ulusun ve ülkenin bütünlüğü ve
bölünmezliği aleyhine davranılamayacağını da içeren bu maddenin, ulusallık,
bağımsızlık ve ulusal birlik için katkılarının laikliği dışarda bırakması
düşünülemeyeceği gibi aklın ve gözlemin yönlendirdiği bilimsel çalışmaya
katılacak kimselerin de bilimsel gerekler dışında bir etkiyle karşılaşmaksızın
yetiştirilmeleri gerekir ve eğitim, yalnız bilimsel istemler doğrultusunda
yapılması, dogmalardan ve bilime ters düşen etkilerden uzak tutulmasıyla
sağlanır.
Anayasa'nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı 42 nci maddesinin 3 üncü
fıkrasında da, eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve inkılapları
doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve
denetimi altında yapılacağı, bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri
açılamayacağı belirtildikten sonra, dördüncü fıkrasında, eğitim ve öğretim
hürriyetinin, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldıramayacağı vurgulanarak
Başlangıç'taki ilkelere bağlılık pekiştirilmiş olup, eğitim ve öğretim
faaliyetinin temel ilkelerinin; Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık, laiklik,
çağdaşlık ve bilimsellik olduğu çekişmesizdir.
Öte yandan, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 2 nci maddesinde, Türk
Milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada
ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki,
insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren;
ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına
ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal
bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını
bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar; beden, zihin, ahlak, ruh
ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve
karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan
haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk
duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek; İlgi, istidat ve
kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş
görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların,
kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek
sahibi olmalarını sağlamak; böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk
toplumunun refah ve mutluluğunu arttırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük
içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve
nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı
yapmak Türk Milli Eğitiminin genel amacı olarak belirlenmiştir.
Anılan Kanun'un 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında da; eğitim sistemimizin her
derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her
türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini
bulmuş olan Atatürk milliyetçiliğinin temel olarak alınacağı, milli ahlak ve
milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür
içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verileceği; 12 nci
maddesinde, Türk milli eğitiminde laikliğin esas olduğu din kültürü ve ahlak
öğretiminin ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu
dersler arasında yer alacağı ve 43 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında ise,
öğretmenliğin, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini
üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olduğu, öğretmenlerin bu görevlerini Türk
Milli Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlü
olduklarına işaret edilmiştir.
Öte yandan, eğitim ve öğretim hizmetinin verilmesi sırasında; öğreticilerin
bilgi ve görgü ile davranışları kadar görünümlerinin de öğrenen kişiler üzerinde
bir etki yaratacağı şüphesiz olup, görevi gereği eğitim ve öğretim faaliyeti ile
ilgili bir alanda çalışan kamu görevlisinin, yukarıda hüküm ve açıklamalarına
yer verilen yasal düzenlemelerde belirtilen bu temel ilkelere aykırılık
oluşturabilecek tutum ve davranışlardan kaçınması gerekeceği de muhakkaktır.
Buna göre; davacının daha önce görev yaptığı Altındağ ... İlköğretim Okulu
Müdürü ... ile bu okulda hizmetli olarak görev yapan ...; her ne kadar davacının
okul içerisinde başı açık olarak hizmet verdiğini belirtiyorlarsa da, zaman
zaman okulda, okula gelişinde ve okuldan çıkışında türbanlı olduğu yolunda
beyanlarının da olduğu, ayrıca davacının disiplin cezası affı kapsamına girmekle
birlikte benzer eylemleri nedeniyle daha önce almış olduğu iki ayrı disiplin
cezasının bulunduğu ve yönetici olarak görev yapacağı eğitim ve öğretim
kurumunda öğrenim görenlerin yaşlarının küçüklüğü itibariyle mantıksal
değerlendirme ve çıkarım yapma çağından uzak oldukları hususları birlikte
değerlendirildiğinde; bulunduğu ortam içerisinde ve eğitim-öğretimin bir şekilde
yansımasının oluştuğu dışsal çevrede en iyi örnek konumunda olması gereken
davacının, okula geliş ve gidişleri sırasında da olsa yukarıda hüküm ve
açıklamalarına yer verilen yasal düzenlemelerde belirtilen bu temel ilkelere
aykırı davrandığı sabit olduğundan, bu göreve başlamadan Gölbaşı ... Anaokulu
Müdürlüğü görevinden alınarak Mamak ... Köyü İlköğretim Okuluna Çocuk Gelişimi
Öğretmeni olarak atanmasına ilişkin işlemde hukuka, kamu yararı ve hizmet
gereklerine aykırılık ve İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin
22.3.2002 günlü, E:2001/1604, K:2002/329 sayılı kararının 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına,
aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda
belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı
geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 26.10.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar
verildi.
KARŞI OY
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup,
bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması
gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.
BŞ/ÖEK
Kaynak: www.danistay.gov.tr
Kararı bulan Halil Evren Sünnetçioğlu'na teşekkür ederiz. KG.
Ana Sayfa: www.idare.gen.tr
Editor: Kemal Gözler