Kitabın "İç Kapaklar", "İçindekiler", "Sonuç" ve "Dizin" kısımları için burasını tıklayınız (PDF). Açılan sayfalar için (c) Kemal Gözler.
Anayasa Mahkemesi kanun hükmünde kararnameler konusunda 1990 yılından başlayarak verdiği kararlarıyla, bir yandan, Anayasanın bazı açık hükümlerini fiilen etkisiz kılmış, diğer yandan da bu konuda Anayasaya Anayasada olmayan yeni hükümler eklemiştir. Anayasa hukukçularının çoğunluğu da Anayasa Mahkemesinin bu kararlarını alkışlamışlardır. Neticede Türkiye’de 1995-1999 yılları arasında kanun hükmünde kararname kurumu metrukiyete düşmüştür. Neyse ki, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, kanun hükmünde kararname kurumu tekrar hatırlanmış ve 1999 yılının son dört ayında 15 adet kanun hükmünde kararname çıkarılarak bu kuruma yeniden hayatiyet kazandırılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname kurumunu hatırlaması için, ülkenin 7.4 şiddetinde bir deprem ile sarsılması gerekmiştir. Anayasa Mahkemesinin kanun hükmünde kararname yolunu kapatan içtihadından vazgeçmesi için acaba ne gerekmektedir?
Anayasa hukukçuları ve Anayasa Mahkemesi üyeleri vaktini ve emeğini Anayasanın açık hükümlerini geçersiz kılmak veya Anayasaya Anayasada olmayan hükümler ilâve etmeye çalışmakla kaybetmemelidirler. Anayasadaki bir hükmü geçirsiz kılmanın veya Anayasaya Anayasada olmayan hükümler eklemenin hukuken mümkün bir yolu yoktur. Bu yolda ileri sürülebilecek tüm argümanlar, tüm fikir cambazlıkları mantıken çürütülebilir niteliktedir. Zira, akıl ve muhakeme gücü kullanılarak Anayasanın bir normu ne geçersiz kılınabilir, ne de Anayasaya Anayasada olmayan yeni bir norm eklenebilir. Hukuk normu koymak veya hukuk normlarını ilga etmek, akıl ve muhakeme sorunu değil, irade ve iktidar sorunudur. Bir demokraside ise bu iradeye ve iktidara anayasa hukukçuları ve Anayasa Mahkemesi üyeleri değil, halk ve halkın seçilmiş temsilcileri sahiptir. Anayasa hukukçularının ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin yoksun oldukları şey, akıl ve muhakeme değil, bu irade ve iktidardır. Bunun anlaşıldığı gün, Türk anayasa hukuku doktrini de, Anayasa Mahkemesi kararları da düzelecektir.