Bundan tam altı ay önce, 21 Mayıs 2020 tarihinde “Korsan Ders Kitabı Sorunu: Türkiye’de Fikrî Mülkiyet Bilinci Üzerine” başlıklı bir makale yayınlamıştım [2]. İşin maddî boyutu da olduğu için, bir yazarın korsan kitap sorunu hakkında yazması hoş olmuyor. Ancak ben ne olursa olsun, kim ne derse desin, bu konuda yazmaya devam edeceğim. Zira bu ülkede fikrî haklar bilinci, bu konuda yazarak, sorunları örnekleriyle göstererek ve tartışarak adım adım oluşacak. Bu nedenle, bundan altı ay önce yazdığım gibi, bugün de, korsan kitap sorunu hakkında yazacağım. Amacım aynı: Bu ülkede fikrî haklar bilincinin oluşmasına katkıda bulunmak.
Yirmi yıldır ders kitaplarım korsana kurban gidiyor. Kendi kitaplarımın pek çok kâğıt veya dijital korsan baskısını gördüm. Keza pek çok korsan kitap hikâyesi duydum. Ama itiraf edeyim, dün duyduğum hikâye kadar ilginç ve vahim bir korsan kitap hikâyesi duymamıştım. Hikâye, bir mağdur öğrencinin bana gönderdiği e-postadan öğrendiğim kadarıyla şöyle:
Bir hukuk fakültemizin birinci sınıf öğrencilerinin kurduğu bir WhatsApp grubuna üst sınıflardan üç öğrenci 5 Ekim 2020 Pazartesi günü bir mesaj atıp, birinci sınıfta okutulan ders kitaplarının satışı için sipariş toplamaya başlıyorlar. Bu arada gönderdikleri mesaja “yayınevleriyle konuştuklarını” ve “fiyatların normal piyasanın altında belirlenmeye çalışıldığını” da eklemeyi ihmal etmiyorlar. Mesajda, yanlarında fiyatlarının da belirtildiği dokuz kitaplık bir liste var. Kitaplar ve fiyatları şöyle:
Bu dokuz kitabın toplam fiyatı 345 TL ediyor. Mesajı gönderen öğrenciler, kitapların “set” hâlinde alınması durumunda fiyatın 310 TL olacağını yazıyorlar. 15-20 TL de kargo ücretinin olacağını ilave ediyorlar. Genellikle 100 TL’den sonra kargo ücretini kitapçılar öderken, bu olayda, anlaşıldığı kadarıyla kargo ücretini dahi öğrencilere ödetmişler. Bu da işin cabası!
Birinci sınıf öğrencilerinin pek çoğu bu mesaja inanıp WhatsApp grubuna atılan formu doldurarak veya gruba gönderilen WhatsApp linkine tıklayarak sipariş veriyorlar ve kitapların ücretlerini bu işi organize eden öğrencilerden birinin verdiği IBAN'a peşin olarak yatırıyorlar.
Bu makaleyi yazdığım saatlerde bana gelen bir başka e-postadan da bu olayın aynı hukuk fakültesinde sadece birinci sınıf öğrencileriyle sınırlı kalmadığını, belli bir ölçüde, ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerini de kapsadığını öğrendim.
Sipariş edilen kitaplar, gecikmeyle de olsa, bir süre sonra kargodan gelmeye başlıyor. Ne var ki gelen kitapların korsan olduğu görülüyor. Hem de ne korsan! Korsanın dibinin dibi! Türk korsan kitap tarihinde görülmemiş kadar kötü korsanlar!
Baskı kalitesi fevkalade düşük. Dahası kitapların bazılarının boyutu küçültülmüş. Bazılarının kapaklarında ve içlerinde bir sürü hata var. Bazılarında eksik sayfalar, diğer bazılarında ise ters sayfalar var. Bazılarında dış kapak ile iç kapak, iç kapak ile kitabın ana metni uyuşmuyor. Kendi kitaplarımın korsanından üç örnek vereyim:
Hukuka Giriş kitabımın öğrencilere gönderilen korsan baskısının kapağını aşağıya koyuyorum. Kıyaslanması için aynı kitabın orijinalinin kapağını da yanına koyuyorum.
Dikkat ediniz, kitabın ön kapağının sağ alt köşesinde baskı sayısını ve baskı tarihini gösteren ibareler amatörce değiştirilmiş. “17. BASKI” yerine “17 baskı”; “Temmuz 2020” yerine “temmuz 2020” yazılmış. Hukuk fakültesi öğrencilerini kandıranların eğitim düzeyine bakınız! Sıra sayılarda rakamdan sonra nokta koymuyorlar, ay adlarını küçük harfle yazıyorlar.
Kitapta başka sorunlar da var. Kitabın içinde künye, yani yayın bilgileri sayfası yok. Kitabın iç kapağında da baskı sayısı ve baskı tarihi yok. İç kapağının görüntüsü aşağıdadır (Resimleri daha büyük boyutta görmek için üzerlerine tıklayabilirsiniz):
Dahası kitabın 2020 yılında basılan 17. baskısının orijinali 540 sayfa, 17. baskı diye satılan bu korsan kitap ise 528 sayfa!
Kitap daha yakından incelendiğinde kitabın dış kapağında “17 baskı, temmuz 2020” yazmasına rağmen içinin, gerçekte 2018 yılında basılan 15. baskı kitap olduğu anlaşılıyor. Zaten kitabın arka kapağı da kitabın 2020 baskısının arka kapağı değil, 2018 baskısının arka kapağı. ISBN numarası da kitabın 2018 baskısının ISBN numarası! Kitabın arka kapağında hile yapmaya tenezzül bile etmemişler. Korsan baskının arka kapağını ve orijinal baskının arka kapağını aşağıda veriyorum:
Kitabın sadece ön kapağında “17 baskı - temmuz 2020” yazıyor. Öğrencilere satılan kitap ise gerçekte 2018’de basılan 15. baskı. Ortada tuhaf bir durum var. Neden 2020 baskı kitabı tarayıp korsanını basmadılar? Sebebini bilmiyorum. Pek muhtemelen, 2018 yılında kendilerinin veya başkalarının matbaada bastıkları korsan kitaptan [3] fazla miktarda ellerinde kalmıştı. Bu eski baskı korsan nüshaların kapağını atıp, üzerine “17 baskı - temmuz 2020” diye yazdıkları sahte kapağı korsan eski baskıya takarak satışa çıkardılar. Yani bu kitap, aslında “korsanın korsanı” olan bir kitap. İki yıl önce yapılmış olan korsan baskıya, yeni kapak takarak, eski korsan baskıyı “güncellemiş” oldular. Korsan baskının “güncellenmesi”ne ilk defa şahit oluyorum. Korsan yayıncılıkta bir çığır açmış durumdalar! Kendilerini tebrik etmek gerekir!
Belirtelim ki 40 liraya öğrencilerin aldığı 2018 baskı bu “korsanın korsanı” kitabın daha yeni olan 2019 baskısının orijinali Ekin Yayınevinde “eski baskı kitap” olarak zaten 32,5 TL’den satılıyor! [4]
Yukarıda anlattığım “korsanın korsanı” olayının aynısı, İdare Hukuku Dersleri isimli kitabımız için de gerçekleşmiş durumda. Aynı organizasyonda öğrencilere 2020 baskı Kemal Gözler ve Gürsel Kaplan’ın İdare Hukuku Dersleri kitabı diye gönderilen kitap, gerçekte 2018’de basılan 20’nci baskı kitap. Sadece kapağın sağ alt köşesine “22. baskı - haziran 2020” yazmışlar. Kitabın içi de, arka kapağı da 2018’de basılan 20’nci baskıya ait. Öğrencilere korsan kitap satıyorlar; üstelik sattıkları korsan kitap, güncel baskının korsanı değil, iki yıl önceki baskının korsanı! Bunu neden yaptıklarını bilmiyorum. Muhtemelen yukarıda Hukuka Giriş kitabı için yaptığımız aynı açıklama burada geçerli. İdare Hukuku Dersleri kitabımızın 2018’de matbaada yaptıkları korsan baskısının tamamını muhtemelen o yıl satamadılar, korsan baskılar ellerinde kaldı, şimdi kapağını değiştirerek öğrencilere 2020 baskı kitap diye satıyorlar. Yani bu kitap da “korsanın korsanı” bir kitap.
Bu arada belirtelim ki 2018’de basılan 20. baskının korsanını öğrencilere 60 TL’ye satmışlar. Oysa bu kitabın 2020 yılında basılan 22. baskısının orijinali Ekin Yayınevinde yüzde 10 indirimle 76,5 TL’ye satılmaktadır [5]. Ayrıca belirtelim ki, kitabın 2018 baskısı zaten Ekin Yayınevinin sitesinde eski baskı kitap olarak 50 TL’ye satılmaktadır! [6].
Benim Anayasa Hukukunun Genel Esasları başlıklı kitabımın öğrencilere gönderilen korsanı ve kitabın orijinali aşağıda yan yana verilmiştir.
Neyi görüyoruz? Baskı kalitesinden başka, korsan kitabın boyutu, orijinal kitabın boyutundan (16,5 cm x 23,5 cm) çok daha küçük. Muhtemelen korsan kitabın bir sayfası A4 kâğıdının yarısına (yani 14,8 cm x 21 cm boyutlarında olan A5 kâğıdına) sığdırılmış durumda. Bu durumda 500 sayfalık kitap, aslında 125 adet A4 kâğıdı maliyetine (yaklaşık 5 TL) çoğaltılabiliyor. Bu kitabın satış fiyatı ise 45 TL!
Kitabın bandrolü de haliyle çakma: 2020 baskı kitapta 2007 yılının bandrolü var [7]. Her iki bandrolün görüntüsü aşağıdadır:
Türkiye’de korsan yayıncılığın da kendine göre bir ciddiyeti vardı. Bu olayda korsanda kalite dibe vurmuş. Kitapların ön kapağı başka, iç kapağı başka, metni daha başka, arka kapağı ise hepten başka! Eski korsanları özlüyoruz! Bu da herhalde korsan yayıncılığımıza pandeminin katkısı olsa gerek! Öğrenciler korsan kitabı görmeden sipariş etmişler. Herhalde geçen sene olduğu gibi görerek satın alsalardı bu kadar kötü bir şekilde mağdur edilmezlerdi!
Allah aşkına! Biz burada neyi tartışıyoruz? İşlenen suçun kalitesizliğinden yakınmak nasıl bir çelişkidir? Suçun “kaliteli” bir şekilde işlenmesi, suçu, “suç” olmaktan çıkarır mı? Gelen korsan kitaplar, hatasız, pırıl pırıl baskı olsalardı, yapılan bu şey, suç olmaktan çıkacak mıydı?
Hâliyle korsan kitapların baskı kalitesi genellikle kötüdür ve keza bu kitaplarda, eksik sayfa, boş sayfa, ters sayfa, sayfa sıralamasında karışılıklık gibi pek çok hata olur. Ancak şimdiye kadar ben, burada anlattığım olaydaki korsan kitaplar kadar hatalı ve kalitesiz korsan kitap görmedim.
İşin ilginç yanı bu kötü kalitede ve dahası eski baskı korsan kitapları, öğrencilere güncel baskı kitapların orijinal fiyatına yakın bir fiyatla satmayı başarmışlar! Örneğin benim Anayasa Hukukunun Genel Esasları kitabımın Ekin Yayınevindeki fiyatı 49 TL [8], bunlar aynı kitabın korsanını 45 TL’ye satmışlar.
Oysa genelde korsan kitap fiyatları orijinal kitabın fiyatının yarısından azdır. Örneğin orijinali 49 TL olan benim Anayasa Hukukunun Genel Esasları isimli kitabımın korsanın 20-25 TL olması beklenirdi.
Bu işi organize eden kişileri tebrik etmek gerekir. Fevkalade kötü kalitede ve hatalı korsan kitapları ve hatta korsan eski baskıların korsanını, yeni baskı orijinal kitap fiyatına hukuk fakültesi öğrencilerine toplu bir şekilde satmayı başarmışlar. Aferin.
Pek çok korsan kitap hikâyesi duydum. Ama böylesine bir korsan hikâyesi duymamıştım. Buna sıradan bir “korsan” hikâyesi demek haksızlık olur. Bu hikâyeye, Yılmaz Erdoğan’ın meşhur filminden ilham alarak, “korsan sarmalı” ismini verebiliriz!
Bu sarmala kaç öğrencinin takıldığı bilmiyorum. Sarmala yakalanan öğrenciler iyi niyetli. Sipariş verdikleri anda korsan kitap satın aldıklarını bilmiyorlar. Bana durumu e-posta yoluyla bildiren öğrenciye bu şekilde kaç öğrencinin mağdur edilmiş olabileceği sordum. Bilmediğini ama mağduriyetlerini gidermek için kendi aralarında iletişim amacıyla kurdukları WhatsApp grubunda 200’e yakın öğrenci bulunduğunu yazdı.
Belirtelim ki, bu öğrencilerin çoğunluğu bir iki kitap için değil, bulundukları sınıfta okutulan bütün kitaplar (örneğin birinci sınıftakiler yukarıda listesini verdiğim dokuz kitap) için sipariş vermiş ve zarara uğramış durumdalar.
Bu öğrenciler şüphesiz iyi niyetli. Ama yaptıkları bir hata var: Kitap, ya kitapçıdan ya da kitabı yayınlayan yayınevinin kendi internet sitesinden veya bilinen online kitap satış sitelerinden satın alınır. Kitap siparişi verdiğiniz arkadaşlarınızın sıfatı ne? Kitapçı mı, yayıncı mı? Bu işi hayrına mı yaptıklarını sanıyorsunuz? Gerek bu öğrencilere, gerekse bütün öğrencilere kitaplarını kitapçıdan satın almalarını, kitabı satın almadan önce kitabı elle ve gözle incelemelerini, kitapçıdan satın almayacaklarsa, kitabı yayınlayan yayınevinin kendi internet sitesinden veya yıllardır bu işi dürüstçe yaptığı bilinen internet sitelerinden veya en azından iade garantisi veren online alış veriş platformlarından satın almalarını tavsiye ederim.
Bu hukuk fakültemizin korsan kitap mağduru öğrencilerine geçmiş olsun diyor; bunların hikâyelerinin de diğer öğrencilere ders olmasını diliyorum.
İnşallah bu talihsiz olay, ülkemizde korsan kitap sorununun ne menem bir sorun olduğununun anlaşılmasına küçük de olsa katkıda bulunur ve öğrencilerimizin akıllarını başlarına almasına vesile olur!
Bu makaleyi dün anayasa.gen.tr'de yayınladım ve arkasından linkini Twitter’da paylaştım (22 Ekim 2020, Saat 08.24).
Saat 10.13’te mağdur olan bir öğrenciden, saat 10:30’da mağdur olan bir başka öğrenciden, makalem dolayısıyla Twitter’da yapılan yorumlardan mağdur olan öğrencilerin üzüldüğünü belirten birer e-posta aldım. Gerçi benim makalemde mağdur olan öğrencileri suçlayan bir ifade yoktu. Ama yine de, saat 10:40’ta makalemin sonuna “Zorunlu Bir Açıklama” başlıklı bir kutu ekleyip, mağdur olan öğrencilerin iyi niyetli olduklarını, sipariş anında kitapların korsan olduklarını bilmediklerini yazdım.
Saat 14:45’te de olayın mağdurlarından olduğunu söyleyen bir başka öğrenciden e-posta aldım. Bu e-postada, sadece mağdur olan öğrencilerin değil, olayı organize eden “aracı konumdaki öğrencilerin” de iyi niyetli olduğu ve “dolandırma saikıyla hareket etmedikleri” yazılıydı. Makalemin sonuna saat 15:05’te bu hususu belirten “Zorunlu Bir Açıklama 2” başlıklı bir kutu koydum.
Konuyla ilgili başka e-postalar da aldım.
Herkes kendisinin masum ve mağdur olduğunu iddia ediyor. Eminim korsan kitapları gönderen korsan kitapçıya sorsanız, o da kendisinin de mağdur olduğunu, kitapların, burada yazılan fiyatla değil, yarı fiyatına kendi elinden çıktığını söyleyecektir. En azından korsan kitapçının da haklı olduğu bir yan var: Kendisi kitap satılan öğrencilerle tek tek bağlantı kurmuş değil.
Kimse sorumluluğu üstlenmek istemiyor. Herhalde bu büyük ve mükemmel organizasyon kendiliğinden meydana gelmiş veya bu “korsan sarmalı”nı uzaylılar kurmuş!
* * *İsmen kimin mağdur, kimin sorumlu olduğu sorusu beni ilgilendiren bir soru değildir. Benim makalemde, ne üniversite ismi, ne de kişi ismi geçmektedir. Bu olayın ortaya çıkmasında, öğrenci kamuoyu önünde tartışılmasında şüphesiz ki kamu yararı vardır. Bu olayın bilinmesi ve kamuoyu önünde tartışılması, bu konuda öğrencilerin bilinçlenmesine ve bu tarz üzücü olayların gelecekte tekrarlanmamasına yardımcı olur. Benim yapmaya çalıştığım şey de budur.
* * *Asıl Mağdur Kim?- Konu mağduriyetten açılmışken, bu olayda, ben dahil, kimsenin dile getirmediği bir mağdur kitlesi daha var: Söz konusu kitapların yazarları ve yayınevleri. Bu olayın asıl mağdurları bunlar. Bu olayda benim dört kitabım (Hukuka Giriş, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, İdare Hukuku Dersleri ve Devletin Genel Teorisi) korsana kurban gitmiş durumda. Şimdi ben de sorayım: Bu olayda yazarların ve yayınevlerinin haklarını kim yedi? K.G. 23 Ekim 2020, Saat 08:40.