24 Eylül 2022 tarihinde yayınladığım “Anayasa Mahkemesinin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Üzerine: Anayasa Mahkemesinin 20 Temmuz 2022 Tarih ve E.2021/121, K.2022/88 Sayılı Kararı Hakkında Bir Eleştiri” başlıklı makalem [1] hakkında Kerem Altıparmak “Anayasa Mahkemesinin HAGB İptal Kararı Neden Doğru? - Kemal Gözler’e Bir Cevap” başlıklı bir makale [2] yayınladı.
Benim yazılarımın ciddiye alınıp eleştirilmesi beni mutlu eder. Bir doktrinin gelişmesi için de bu tür eleştiri ve cevap makalelerinin yayınlanmasında büyük yarar vardır. Maalesef Türk hukuk literatüründe bu tür eleştiri geleneği oldukça zayıftır. Bu açıdan, öncelikle, makalemi inceleyen ve eleştiren değerli meslektaşım Kerem Altıparmak’a teşekkür ederim.
Burada Kerem Altıparmak’ın makalesine kısa bir cevap vermek isterim.
Sayın Altıparmak, makalesinde, benim makaleme çeşitli eleştiriler yöneltip, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararını savunuyor.
Sayın Altıparmak, bana yönelttiği eleştirilerin birinde haklı. Kerem Altıparmak, makalemin başında “ben bu gerekçenin hukuka uygun bir gerekçe olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu makalede eleştireceğim husus bu değildir” dememe rağmen, makalemin sonunda bunu yaptığımı isabetle tespit ediyor. Bu doğru bir tespit. Bu husus şundan kaynaklandı: Gerçekten makalemin ilk yazdığım hâlinde Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinin içeriğine ilişkin bir eleştiri yoktu. Ama daha sonra gerekçenin içeriğine de girmiş oldum. Hâliyle bunun böyle olması, yayınladığım makalemin başı ile sonu arasında bir tutarsızlık olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu benim bir kusurum. Bu kusuru bugün düzelttim. Makalemdeki “ancak bu makalede eleştireceğim husus bu değildir” cümlesini çıkardım ve bu cümlenin yerine “bunun nedenini kısmen de makalenin sonlarına doğru açıklayacağım” cümlesini koydum. Buradan kontrol edebilirsiniz.
* * *Değerli meslektaşım Kerem Altıparmak’ın yönelttiği diğer eleştirilerde ise haklı olduğunu düşünmüyorum. Bu eleştirilerden bir kısmı, sayın Altıparmak’ın benim yazdıklarımdan eksik ve muhtemelen farkında olmadan çarpıtmaya yol açabilecek bir şekilde alıntı yapmasından kaynaklanıyor. Örneğin Altıparmak şöyle yazıyor (Çarpıtmaya mahal olmaması için ilgili paragrafı görüntü modunda aşağıya kopyalıyorum):
Görüldüğü gibi Kerem Altıparmak, benim de, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği “hükmü” veya “kural”ı, “Anayasa’ya aykırı gördüğü(mü)” iddia ediyor. Benim yazdıklarımda böyle bir şey yoktur. Tersine benim makalemde Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği CMK, m.231/12 hükmünün Anayasaya aykırı olmadığı görüşü savunulmakta ve “bu fıkranın nesi Anayasaya aykırı” diye sorulmaktadır.
Ben, makalemde “bu kural”, “TBMM yeni bir düzenleme yapmaz ise, daha da Anayasaya aykırı hâle gelecektir” diye yazmıyorum. Benim yazdığım şey şudur (makalemden aynen aşağıya görüntü modunda kopyalıyorum):
Kerem Altıparmak, benim “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, TBMM yeni bir düzenleme yapmaz ise, daha da Anayasaya aykırı hâle gelecektir” şeklindeki cümlemin başında bulunan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu” kısmını atıyor, daha sonra da bu attığı kısım yerine, izleyen birinci cümlede “hüküm”, izleyen ikinci cümlede “kural” kelimelerini kullanıyor. Kerem Altıparmak’ın alıntısını okuyan okuyucu, benim de Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği kuralın Anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümü sanıyor. Oysa benim böyle bir düşüncem yok. Ben böyle bir şey demiyorum. Ben, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği, CMK, m.231/12’deki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” cümlesinden ibaret olan kuralın değil, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu”nun Anayasaya aykırı görülebileceğini yazıyorum. Hâliyle “kurum” başka, “kural” başkadır. Söz konusu kural, adı geçen kurumu düzenleyen pek çok kuraldan sadece biridir.
* * *Değerli meslektaşım Kerem Altıparmak’ın makaleme yönelttiği diğer eleştirilerin, hukuk normlarının geçerliliği sorunu hakkında kendisi ile benim aramdaki anlayış farklılığından kaynaklandığını düşünüyorum. Makalesinden anlaşıldığı kadarıyla sayın Altıparmak, hukuk normlarının geçerliliği sorunu değerlendirilirken uygulamanın da göz önüne alınması gerektiği kanısındadır. Zira makalesinde “bir norm ancak uygulamada somutlaştığında sınırları, unsurları ve ölçütleriyle anlamlandırılabilir. Anayasa yargısı da normun Anayasaya uygunluğunu bu anlama göre değerlendirebilir. Anayasa Mahkemesi iptal kararında tam da bunu yapmıştır ve yapmaya da devam etmelidir” diye yazmaktadır.
Ortada hukuk normlarının geçerliliği sorunu hakkında bir anlayış farklılığı olduğu için, Kerem Altıparmak’ın makalesine satır satır cevap vermenin bir anlamı ve yararı olmayacaktır. Bunun yerine, hukuk normlarının geçerliliği konusunda benim ve sayın Kerem Altıparmak’ın anlayışları arasındaki farkın ne olduğunu açıklamanın ve bu anlayışlardan hangisinin anayasa yargısı alanında geçerli olduğunu tartışmanın daha isabetli olacağını düşünüyorum.
Bu tartışmayı burada değil, ayrı bir makalede yapmayı daha doğru buluyorum. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir makale yayınlamayı planlıyorum.