[Ana Sayfa]

HUKUKÇU OLMAYAN HÂKİMLER SORUNU-2
İdarî Yargıda Hukukçu Olmayan Hâkimler
(Uzun Versiyon)


(Bu makalenin kısa versiyonunu
okumak için burasını tıklayınız).

Kemal Gözler*

12 Ekim 2019 tarihinde anayasa.gen.tr’de “Hukukçu Olmayan Hukuk Dekanları” başlıklı bir makale yayınladım ve hukukçu olmayan hukuk fakültesi dekanları sorunu konusunda eleştirilerimi dile getirdim.

Türkiye’de sadece bazı hukuk fakültesi dekanları değil, aynı zamanda bazı “hâkimler” de hukukçu değildir. Türkiye’de anayasa yargısında ve idarî yargıda tam anlamıyla bir “hukukçu olmayan hâkimler sorunu” vardır. Anayasa yargısındaki hukukçu olmayan hâkimler sorununu 21 Ekim 2019 tarihinde yayınladığım “Hukukçu Olmayan Hâkimler Sorunu-1” başlıklı makalemde inceledim. Şimdi de, okumaya başladığınız “Hukukçu Olmayan Hâkimler Sorunu-2” başlıklı bu makalemde idarî yargıda hukukçu olmayan hâkimler sorununu inceleyeceğim.

Öncelikle bilmeyenler için belirtelim ki, ülkemizde “idarî yargı” üç derecelidir; ilk derecede idare ve vergi mahkemeleri, ikinci derecede, yani istinaf derecesinde bölge idare mahkemeleri ve nihayet üst derecede, yani temyiz derecesinde Danıştay bulunur. Bu mahkemelerde Türk milleti adına yargılama yetkisini kullanan kişiler “hâkim” sıfatını taşır ve aynen adlî yargı hâkimleri gibi 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun belirlediği “hâkim statüsü”ne tabidirler. Keza idarî yargı hâkimleri (Danıştay üyelerinin dörtte biri hariç), aynen adlî yargı hâkimleri gibi Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından atanırlar. İdarî yargı hâkimleri de aynen adlî yargı hâkimleri gibi hukuk fakültesi mezunudurlar.

Dikkat! Okuduğunuz son cümle yanlıştır. Oysa bu son cümle önceki cümlelerin mantıksal uzantısıdır. Şimdi son cümlenin neden yanlış olduğunu görelim.

I. MEVZUAT

Türkiye’de idarî yargı hâkimlerinin hukuk fakültesi mezunu olması eskiden beri şart değildir.

1. 24 Şubat 1983 tarih ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının “c” bendinin ilk şekline göre, idarî yargı hâkim adaylığına başvurabilmek için,

“hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilimler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yükseköğrenim yapmış veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak”

şartı bulunuyordu.

2. İdarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranını sınırlandırmak için, yukarıdaki hükümde 22 Aralık 2005 tarih ve 5435 sayılı Kanunla değişik yapılarak, “hukuk fakültesinden mezun olanlar dışından alınacak adaylar”ın “her dönemde ihtiyaç oranında” alınmasına imkân tanınmıştır.

3. Yine aynı amaçla, 1 Aralık 2007 tarih ve 5720 sayılı Kanunla aynı hükümdeki “her dönemde ihtiyaç oranında” ibaresi “her dönemde alınacak aday sayısının yüzde yirmisini geçmemek üzere ihtiyaç oranında” şeklinde değiştirilmiştir. Yani Kanun, Adalet Bakanlığına hukuk fakültesi dışındaki fakülte mezunları için yüzde yirmiyi geçmemek üzere kontenjan sınırlaması koyma yetkisini vermiştir.

4. 2802 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının “c” bendi, 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı KHK ile

“İdarî yargı adayları için; hukuk fakültesinden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'de hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak ya da bakanlığın ihtiyaç durumuna göre belirleyeceği diğer alanlarda en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak (şarttır)”

şeklinde değiştirilmiştir. Böylece kanunla öngörülen en fazla yüzde yirmilik kontenjan sınırlaması kaldırılmıştır.

5. 17 Ekim 2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunla 2802 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının “c” bendi tekrar değiştirilmiştir. Son hâline göre bu bent şu şekildedir:

“İdarî yargı adayları için; hukuk fakültesinden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'de hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak, hukuk fakültesinden mezun olanlar dışından alınacak adaylar bakımından, her dönemde alınacak aday sayısının yüzde yirmisini geçmemek üzere, hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmış veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim kurumlarından mezun olmak (şarttır)”

* * *

Ben bundan sonra hukuk fakültesi mezunları dışında idarî yargı hâkimlik sınavına başvurma hakkına sahip kişileri ifade etmek için, “bakanlığın belirleyeceği diğer alanlarda” veya “hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yükseköğrenim yapmış olanlar” gibi ibareler yerine, dilde pratiklik bakımından “hukuk fakültesi dışındaki fakültelerden mezun olanlar” veya “iktisadî ve idarî bilimler fakültesi ve siyasal bilgiler fakültesi mezunları” veya kısaltma kullanarak “İİBF ve SBF mezunları” gibi ibareler kullanacağım.

II. İDARİ YARGI HÂKİMLERİNİN STATÜSÜ VE ATANMALARI

İdarî yargıda ilk derece hâkimleri, yani idare ve vergi mahkemesi hâkimleri ile istinaf derecesi, yani bölge idare mahkemesi hâkimleri arasında bir fark yoktur. Bunlar statü olarak aynı hâkimlerdir ve her iki grup hâkim de yine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından atanır.

İdarî yargının üst derece mahkemesi hâkimleri, yani Danıştay üyeleri bakımından ise şunları söylemek gerekir: Anayasamızın 155’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir”.

2577 sayılı Danıştay Kanununun 8’inci maddesine göre, Danıştay üyeleri, “idari yargı hâkim ve savcılığı” yapmış olanların dışında, “bakanlık, Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakan yardımcılığı, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, elçilik, valilik, generallik, amirallik, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği, … teftiş kurul başkanlıkları,… Yükseköğrenim kurumlarında hukuk, iktisat, maliye, kamu yönetimi profesörlüğü, ...” görevlerini yapanlar arasından seçilir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelerin hukuk fakültesi mezunu olmaları şart olmadığı gibi İİBF veya SBF mezunu olmaları da şart değildir. Danıştaya Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üye sorununu bir yana bırakalım ve idarî yargıda İİBF mezunlarının idarî yargı hâkimi olması meselesine geri dönelim. Kanımca bu düzenlemenin isabeti tartışmaya açıktır.

III. TARTIŞMA: İİBF, SBF, İKTİSAT VB. FAKÜLTELERİN MEZUNLARININ İDARÎ YARGI HÂKİMİ OLMASI İSABETLİ MİDİR?

İİBF, SBF, iktisat, işletme ve benzeri fakültelerin mezunlarının idarî yargı hâkimi olması konusunda lehe ve aleyhe ileri sürülmüş çeşitli argümanlar vardır.

A. ALEYHE OLAN ARGÜMANLAR

Hukuk fakültesi dışındaki fakülte mezunlarının idarî yargıda hâkim olması aleyhine ileri sürülmüş temel argüman şudur: Bunlar da hâkimdir; dolayısıyla bunların da “hukukçu” olması gerekir; hukukçu olmak için ise hâliyle hukuk fakültesi mezunu olması gerekir.

İlave olarak idarî yargı hâkimlerinin hukukçu olması gerekliliği şu şekilde savunulur: Her hâkimin kaçınılmaz olarak usûl hukuku bilmesi gerekir. Bu yargı kolunda İdarî Yargılama Usûl Kanunu uygulanmaktadır ve bu Kanun (m.31), kendisinin düzenlemediği, hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemler gibi konularda Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulanmasını öngörmektedir. Bu sonuncu Kanunun düzenlediği hususlar ise medenî usûl hukuku derslerinde incelenir ki bu ders hukuk fakültesi dışındaki fakültelerde okutulmamaktadır.

Belirtmek isterim ki, gerek idare, gerekse vergi mahkemelerinin önüne, baktıkları dava nedeniyle, bazen medenî hukuk, bazen borçlar hukuku, bazen ticaret hukuku ve hatta bazen ceza hukuku bilgisini gerektiren olaylar çıkar. Nihayetinde nasıl her uzman hekim, kendi uzmanlığı dışında temel tıp bilgisine sahip olmalıysa, idare ve vergi hâkimleri de aynı şekilde genel hukuk bilgisine sahip olmalıdır. Zira insan denen canlı nasıl bir bütün ise, bir hukukî mesele de bir bütündür; tek ve aynı hukukî meseleyi anlamak, tavsif etmek ve çözmek için bazen idare hukuku, bazen medenî hukuk, bazen ticaret hukuku ve hatta bazen ceza hukuku bilgisi gerekir. Vergi hukukunda pek çok sorunun çözümü, vergiyi doğuran olayın temelinde bulunan özel hukuk ilişkisine bağlıdır. Bu ilişkiyi tavsif edebilmek için ise, başta Borçlar Kanunu tarafından düzenlenen sözleşme tipleri olmak üzere sözleşmeler konusunda yeterince bilgi sahibi olmak gerekir. Uygulamadan bir meslektaşım, idarî yargı önünde bir davada “ödenmiş sermaye” ile “taahhüt edilmiş sermaye” arasındaki farkın dava konusu işlemin iptaline sebep olduğunu, ancak bu iki kavram arasındaki farkı idarî yargı hâkimlerine anlatmakta çok zorluk çektiklerini aktarmıştı.

Nihayetinde idare mahkemelerinde ve Danıştayda tarafları temsil etmek için avukat olmak ve dolayısıyla hukuk fakültesi mezunu olmak şarttır. Buralarda iddia ve savunma hukuk fakültesi mezunu avukatlar tarafından dile getirilir. Ama iddia ve savunma hakkında kararı veren hâkimlerin hukuk fakültesi mezunu olması şart değildir. Bu bir tuhaflıktır.

B. LEHE OLAN ARGÜMANLAR

İİBF, SBF, iktisat, işletme ve benzeri fakültelerin mezunlarının idarî yargı hâkimi olması konusunda lehe ileri sürülmüş başlıca argümanlar şunlardır:

1. İİBF, SBF, İktisat, İşletme vb. Fakültelerde Yeterince Hukuk Dersi Vardır

İİBF, SBF, iktisat, işletme vb. fakültelerin mezunlarının idarî yargıda hâkim olmasının yerinde olduğunu savunanların temel argümanı bu fakültelerde de yeterli miktarda hukuk dersinin olduğundan ibarettir. Zaten 2802 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının c bendine göre de idarî yargı hâkimlik sınavına başvuracak olan adayın “hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmış” olması şarttır.

İİBF, SBF, iktisat, işletme vb. fakültelerde muhtemelen 10 dan fazla program vardır. Bu her bölümde hukuk bilgisine yeterince yer verilip verilmediği fevkâlâde tartışmalıdır. Mesela İİBF ekonometri bölümünün ders programının “hukuk bilgisine yeterince yer verip vermediği” nasıl anlaşılacaktır? Aslında hangi programın “hukuk bilgisine yeterince yer verip vermediği” sorunu içinden çıkılmayacak derecede tartışmalı bir sorundur. Bu tartışma bu makalenin konusu dışında kalır [1].

Ben İİBF, SBF, iktisat, işletme vb. fakültelerinde miktarda hukuk dersinin olduğu iddiasının kısmen doğru olduğunu varsayıp bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.

İktisadî ve idarî bilimler fakültelerinin pek çok bölümünde hukuk fakültesinde okutulan her ders olmasa da, başta anayasa hukuku, idare hukuku olmak üzere çeşitli hukuk dersleri vardır. Ancak aynı isimli derslerin hem hukuk fakültelerinde, hem de iktisadî ve idarî bilimler fakültelerinde bulunduğuna bakılarak bunların aynı nicelik ve nitelikte dersler olduğu sanılmamalıdır.

Bir kere bu dersler arasında, isimleri aynı olsa bile, nicelik olarak fark vardır: İİBF’lerde haftalık ders sayısı daha azdır. Örneğin hukuk fakültesinde genellikle yıllık (iki dönem) dört saat olan idare hukuku dersi, İİBF’lerde dönemlik üç saattir.

İkinci olarak dersler arasında nitelik bakımından, eğitimin kalitesi ve ciddiyeti bakımından fark vardır. Hem hukuk fakültesinde, hem de iktisadî ve idarî bilimler fakültesinde, anayasa hukuku ve idare hukuku dersleri okutmuş, tecrübe sahibi biri olarak, açık yüreklilikle söylemek isterim ki, iktisadî ve idarî bilimler fakültelerindeki dersler, hiçbir zaman hukuk fakültesindeki dersler kadar ciddi okutulmaz. İİBF’lerde, aynı ders için okutulan ders kitapları çoğunlukla aynı kitabın özet versiyonudur. Örneğin hukuk fakültelerinde okutulan İdare Hukuku Dersleri isimli kitabımız 800 sayfa, iktisadî ve idarî bilimler fakültelerinde okutulan İdare Hukukuna Giriş isimli kitabımız ise 400 sayfadır.

2. İİBF, SBF, İktisat, İşletme vb. Fakültelerden Mezun Olanlar da Hâkimlik Sınavını Kazanmaktadırlar

İİBF, SBF, iktisat, işletme vb. fakültelerin mezunlarının idarî yargıda hâkim olmasının yerinde olduğunu savunanların ileri sürdüğü ikinci argüman, adı geçen fakültelerin mezunlarının da, hukuk fakültesi mezunlarıyla aynı hâkimlik sınavına girdikleri, aynı sorulara cevap verdikleri ve bu sınavda başarılı oldukları, ortada liyakat bakımından bir problem olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Gerçekten de İİBF, SBF ve iktisat fakültesi mezunları da, hukuk fakültesi mezunları gibi, idarî yargı hâkimlik sınavına girmekte ve ancak bu sınavı başarırlarsa hâkim adayı olabilmektedirler. Dahası 2005-2007 yıllarında Adalet Bakanlığının yayınladığı başarı istatistiklerine göre, idarî yargı hâkimlik sınavlarında İİBF, SBF ve iktisat fakültesi mezunlarının önemli başarılar elde ettiği de bir gerçektir.

Örneğin 23 Ekim 2005 tarihinde ÖSYM tarafından yapılan idari yargı hâkim adaylığı yazılı sınavını hukuk fakültesi mezunu 137 aday kazanırken, İİBF, SBF ve iktisat mezunu 211 kişi kazanmıştır. Yine 25 Haziran 2007 - 6 Temmuz 2007 tarihleri arasında yapılan idarî yargı hâkim adaylığı mülakat sınavını hukuk fakültesi mezunu 33 kişi kazanırken, İİBF, SBF, iktisat ve işletme mezunu 67 kişi kazanmıştır [2]. Daha yeni tarihli istatistiklere ulaşamadım [3].

İİBF mezunları da aynı sınava giriyor ve bu sınavı kazanıyorlar argümanı çok da tutarlı bir argüman değildir. Eğer bir meslektekî liyakat sadece giriş sınavındaki başarı ile ölçülebilen bir şey ise, bu meslek için verilen dört yıllık eğitimin ne anlamı vardır? Eğer bu argüman doğruysa, üniversite eğitiminin bir anlamı kalmaz. Böyle bir sistemde sınav tarihleri ve konuları açıklanır ve isteyen herkes sınava başvurur ve çalışır ve içlerinden başarılı olanlar sınavı kazanır. TUS’a tıp fakültesi mezunu olmayanların girmesine izin verilirse, tıp fakültesini bitirmeden, TUS’a hazırlanıp bu sınavı kazanabilecek olağanüstü yetenekli kişiler çıkabilir. Bundan bu kişilerin beyin cerrahı olmayı hak ettikleri sonucu mu çıkar?

3. İİBF Mezunlarının Vergi Mahkemesi Hâkimi Olması, Hukuk Fakültesi Mezunlarına Göre Daha Normal Bir Şeydir

Bazıları da idarî yargıda vergi mahkemelerinin bulunduğu ve bu mahkemelerin vergi hukukunu uyguladıkları ve vergi hukuku dersinin ise İİBF’lerin maliye bölümlerinde hukuk fakültelerine göre daha fazla sayıda olduğunu savunurlar. Bu iddia belki olgusal olarak doğrudur. Ancak bu iddianın doğru olması hâliyle idarî yargıda idare mahkemelerinde değil, sadece vergi mahkemelerinde İİBF mezunu hâkim bulunmasını haklılaştırır. Oysa bugün Türkiye’de sadece vergi mahkemelerinde değil, idare mahkemelerinde de hukuk mezunu olmayan hâkimler bulunmaktadır. Keza bu argüman İİBF’lerdeki bütün bölümleri değil, sadece maliye bölümünü meşrulaştırmak için kullanılabilecek bir argümandır.

4. Fransa’nın Durumu Bizdeki Durumu Açıklar mı?

İİBF, SBF ve iktisat mezunlarının idarî yargı hâkimi olmasında sakınca görmeyenlerin ileri sürdüğü bir argüman da Fransa’da da bunun böyle olduğudur. Başka ülkelerdeki duruma bakmakta yarar vardır. Ancak karşılaştırma yaparken karşılaştırılabilir olanı birbiriyle karşılaştırmak gerekir.

Fransa’da “idare mahkemeleri (tribunaux administratifs)”, “idarî istinaf mahkemeleri (cours administratives d'appel)” ve “Danıştay (Conseil d’État)” üyeleri, “Ulusal Hâkimlik Okulu (École nationale de la magistrature)” değil, “Ulusal İdare Okulu (École nationale d'administration, ENA)” mezunudurlar. Hukuk fakültesi mezunları da ENA’ya girebilirlerse de ENA’ya girmek için hukuk fakültesi mezunu olmak şart değildir [4]. ENA bir üniversite veya fakülte değildir; üst kademe kamu görevlisi yetiştirmek amacıyla kurulmuş, girilmesi çok zor olan ve çok büyük bir prestije sahip bir yüksek okuldur [5].

Fransa’da gerek idare mahkemeleri, gerekse Danıştay üyeleri “hâkim” değil, “danışman (müşavir)” anlamına gelen “conseiller” sıfatını taşırlar. “Conseiller”ler, “Yüksek Hâkimlik Kurulu (Conseil supérior de la magistrature)” tarafından değil, idarî makamlar tarafından atanırlar. “Hâkimlik” sıfatına ve statüsüne sahip olmayan bu “conseiller”lerin de hâliyle hukuk fakültesini bitirmeleri ve keza “Ulusal Hâkimlik Okulu (École nationale de la magistrature)” mezunu olmaları gerekli değildir; zaten onlar için yukarıda açıklandığı gibi ayrı bir okul vardır.

Dolayısıyla Türkiye’deki idarî yargı hâkimleri ile Fransa’daki idarî yargıda görev yapan conseiller’leri karşılaştırmamak gerekir. Zira Türkiye’de İİBF’ler veya SBF’ler ile Fransa’daki ENA arasında bir benzerlik yoktur. Belki bunların arasında bir benzerlik değil, bin kat fark vardır. Nitekim Türkiye’de İİBF ve SBF’ler yılda 80.000 (seksen bin) civarında mezun verir iken [6]; Fransa’da ENA yılda sadece 100 (yüz) civarında mezun verir [7].

IV. SAYILAR: İDARÎ YARGIDA HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNU OLMAYAN HÂKİM ORANI NEDİR?

Acaba Türkiye’de idarî yargıda, yani idare ve vergi mahkemelerinde, bölge idare mahkemelerinde ve Danıştayda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim sayısı kaçtır? Bu sayı, idarî yargıdaki toplam hâkim sayısının yüzde kaçıdır?

Acaba Türkiye’de idarî yargıda, yani idare ve vergi mahkemelerinde, bölge idare mahkemelerinde ve Danıştayda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim sayısı kaçtır? Bu sayı, idarî yargıdaki toplam hâkim sayısının yüzde kaçıdır?

Muhtemelen aklınıza idarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranının az olduğu, belki yüzde on veya bilemediniz yüzde yirmi civarında olduğu düşüncesi geliyordur. Yanılıyorsunuz. Eğer bu oran böyle makul bir oran olsaydı ben bu makaleyi yazmaya zaten gerek duymazdım.

İdarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim sayısına veya oranına ilişkin yayınlanmış resmî bir istatistik olup olmadığını araştırdım; ama bulamadım. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun web sayfasında hâkim sayılarına ve hatta hâkimlerin cinsiyete göre dağılımına ilişkin istatistikler vardır [8]. Ama eğitim durumlarına ilişkin bir istatistik yok. En azından ben böyle bir istatistik bulamadım. Varsa bunu bana bildireceklere şükran borcum büyük olacaktır.

İdarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranını öğrenmek için Hâkimler ve Savcılar Kuruluna başvurdum. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği, 22/10/2019 tarih ve 87047000-903.99/10598 sayılı yazısıyla bana olumlu cevap veremeyeceklerini bildirdi.

Benim başvurumdan bağımsız olarak, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun idarî yargıda görev yapan hâkimlerin eğitim durumlarına ilişkin bir istatistik yayınlamasında yarar vardır.

Ortada yayınlanmış bir istatistik olmadığına göre, benim başvurum da Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından olumsuz olarak yanıtlandığına göre, bu bilgiyi edinmek için yapılabilecek tek şey kalıyor: Konuya ilgi gösteren bir milletvekilinin bu hususta Adalet Bakanının cevaplaması dileğiyle TBMM Başkanlığına bir “yazılı soru önergesi” vermesi.

Hâliyle bu konuda resmî bir istatistik olmasa bile, yayınlanmış makaleler olabilir. Onları da araştırdım. Ne var ki idarî yargıda hâkimlerin öğrenim durumlarına ilişkin güncel verileri içeren bir makaleye ulaşamadım. Bu konuda geçmişte yayınlanmış iki makalede verilmiş çok önemli bilgiler vardır. Şimdi onları görelim:

1. 1967’deki Oranlar

Öncelikle hatırlatalım ki, Türkiye’de idare ve vergi mahkemeleri 1982 yılında kurulmuştur. Daha önce bu alanda mahkeme niteliğinde sadece Danıştay vardı. Danıştayın 1967 yılındaki üye yapısını inceleyen Mehmet Alev Coşkun’un “Danıştay Üyeleri Hakkında Bir İnceleme” başlıklı çok önemli bir araştırması vardır [9]. Coşkun Danıştay üyelerinin eğitim durumunu aşağıdaki tabloyla göstermiştir:

Görüldüğü gibi, Mehmet Alev Coşkun’un tespitlerine göre 1967 yılı itibarıyla, Danıştaydaki toplam 73 üyeden 39’u Hukuk Fakültesi, 17’si (Ankara Üniversitesi) Siyasal Bilgiler Fakültesi, 4’ü İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi, 2’si Harp Okulu, 2’si Orman Fakültesi ve 1’i İktisat Fakültesi mezunudur. Sekiz üye de hem Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, hem de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Orman Fakültesi mezunu olan 2 üye ve İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi mezunu olan 1 üye aynı zamanda hukuk fakültesi mezunudur. Onlar da hukuk fakültesi mezunlarına dahil edildiğinde hukuk fakültesi mezunu sayısı 50’ye çıkmaktadır. Buna göre 1970 yılında Danıştayda hukuk fakültesi mezunu olan üye oranı yüzde 68,5; hukuk fakültesi mezunu olmayan üye oranı yüzde 31,5 idi [10].

2. 2002’deki Oranlar

Özlem Erdem Karahanoğulları ve Salih Er’in 2003 yılında yayınladıkları “İdari Yargıda Hâkim ve Savcı Adaylarının Eğitimi” başlıklı makalesinin ekinde 1985, 1990 ve 2002 yıllarında Türkiye’de idarî yargıda görev yapan hâkimlerin öğrenim durumlarına ilişkin çok değerli istatistikler vardır [11]. Burada sadece 2002 yılının sayılarını verelim:

Yazarlar 2002 yılında Danıştay üyelerine ilişkin şu listeyi vermektedirler:

Bu listeye göre 2002 yılı itibarıyla, Danıştayda hukuk fakültesi mezunlarının oranı yüzde 83,5; hukuk fakültesi mezunu olmayanların oranı yüzde 16,5’tir [12]. Görüldüğü gibi 2002 yılı itibarıyla hukuk fakültesi mezunu olmayan Danıştay üye sayısı toplam sayının nispeten küçük bir kısmını (85 üyeden 14’ünü) oluşturmaktadır ve bu 14 üyenin 10’u da önemli bir miktarda hukuk eğitimi verilen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur.

2002 yılı itibarıyla dahi Danıştay ile sınırlı kalırsak ortada eleştirilecek bir problem yoktur. Ne var ki, ilk derece mahkemelerinde durum çok farklıdır. Yazarlar ilk derece mahkemelerine ilişkin şu listeyi vermektedirler:

Özlem Erdem Karahanoğulları ve Salih Er’in verdikleri bu listeye göre, 2002 yılı itibarıyla idarî yargı ilk derece mahkemelerinde görev yapan 521 hâkimden sadece 98’i hukuk fakültesi mezunudur. 423 hâkim, hukuk fakültesi mezunu değildir. Hukuk fakültesi mezunu oranı yüzde 18,8; hukuk fakültesi mezunu olmayanların oranı ise yüzde 81,2’dir [13].

Bu oranlar haliyle ürkütücüdür. Hukuk fakültesi mezunları hâkimlerin yanında belki istisnaî miktarda kalmak şartıyla mazur görülebilecek hukukçu olmayan hâkim sayısı Türkiye’de sadece 20 yılda (1982’den 2002’ye) tam tersine çevrilmiştir.

Türkiye’de her istisna kural hâline gelme eğilimindedir. Daha öncede yazdım: Burası Türkiye. Burası istisnaları kural hâline getirmek konusunda büyük bir zeka ve kabiliyete sahip insanların ülkesi! İstisna olmak şartıyla varlığı mazur görülen adamlar gelip asıl adamları kovar!

Türkiye’de yirmi yılda yüzde sekseni hukukçu olmayan hâkimlerden oluşan bir yargı düzeni ortaya çıkmıştır. Hâliyle bu normal bir şey değildir.

3. Günümüzdeki Durum Nedir?

Yukarıda da açıkladığım gibi bu sorunun cevabını ben bilmiyorum. Zannım odur ki, hâli hazırda sadece ilk derece mahkemelerinde değil, Danıştayda dahi günümüzde hukuk fakültesi mezunu olmayan üyeler ezici çoğunluğu ele geçirmişlerdir.

Ortada idarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olan ve olmayan hâkim sayısına ilişkin resmî bir veri olmadığına ve keza güncel bilgileri içeren makaleler bulunmadığına göre, şu an için yapabileceğimiz tek şey, “tahmin” yapmaktan ibaret.

Ben tahminde bulunmadan önce, konu hakkında bilgisi olabileceğini düşündüğüm meslektaşlarıma, bu konuda tahminleri olup olmadığını sordum. İçlerinden bir ikisi oranın yüzde 50’den az olabileceğini, bir ikisi oranın 50’den fazla olabileceğini, birisi de oranın yüzde 70 civarında olabileceğini söyledi. Çoğu bir oran telaffuz etmekten çekindi. Haklılar zira, elimizde teyit edilebilir bir bilgi olmadan söylenecek her şeye karşı “söylenti bunlar” cevabı verilecektir.

Benim Türkiye’de idarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranına ilişkin tahminim şudur: Bu oran yüzde 50’den az değildir. Tekrar edeyim. Bu sadece bir “tahmin”.

Tahminim dayanağı şudur: Yukarıda gördüğümüz gibi, 2002 yılı itibarıyla idare ve vergi mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerinde hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranını yüzde 81 olduğunu biliyoruz. Keza 1 Aralık 2007 tarih ve 5720 sayılı Kanunla yüzde yirmilik kontenjan getirilene kadar bu oranın pek değişmediğini de biliyoruz. Zira 2008 öncesi Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, kendi web sitesinde idarî yargı hâkimlik sınavı başarı istatistiklerini yayınlamıştı. Bu istatistiklerde de hukuk fakültesi dışındaki fakütlerin mezunlarının sınavı kazanma oranları yüzde 60-70 civarındaydı. Örneğin kontenjan sınırlamasından önce yapılan son mülakat olan 26 Haziran 2007 ile 6 Temmuz 2007 tarihleri arasında yapılan idarî yargı hâkimlik mülakatını kazanan 100 adaydan sadece 33’ü hukuk fakültesi, 67’si ise İİBF, SBF ve benzeri fakültelerden mezun idi [14].

1 Aralık 2007 tarih ve 5720 sayılı Kanunla getirilen yüzde 20’lik kontenjan sınırlamasının uygulanması sonucu, 2008'den itibaren, ilk derece mahkemelerinde hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranının belli bir miktarda düşmüş olduğu tahmin edilebilir. Ancak bu düşüşten sonra da oranın bugün yüzde 50’nin altına inmiş olması biraz zor görünüyor.

Hâliyle günümüzde idari yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hakimlerin oranı konusunda doğru bilgiye Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Adalet Bakanlığı sahiptir. Benim yaptığım tahmin yanlış ise doğru bilgiyi açıklayabilirler ve ben de burada yaptığım hatayı düzeltirim.

Burada bu konuda bilgisi olan herkesi teyit edilebilir bilgiler vererek, bu tartışmaya katkıda bulunmaya çağırıyorum.

4. Mahkemelerin Web Sitelerinde Hâkimlerin İsimleri ve Eğitim Bilgileri Neden Yok?

İdarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranını tespit etmek, hiç olmazsa bir fikir edinmek için çeşitli bölge idare mahkemelerinin web sitelerine girerek araştırma yapmaya çalıştım. Hayretle gördüm ki bu web sitelerin bazılarında sadece bölge idare mahkemesi başkanının ismi yazılıdır. Bu sitelerde bırakın daire üyelerinin isimlerini, daire başkanların ismine dahi ulaşılamamaktadır [15]. Bazılarında daire başkan ve üyelerinin isimleri vardır; ama onlarda da başkan ve üyelerin özgeçmişleri yoktur [16]. Bu verilerle sağlıklı bir araştırma yapılamayacağı ortadadır.

Hiç olmazsa idarî yargının üst derece mahkemesi Danıştaydaki durumu tespit edeyim dedim. Danıştayın web sayfasına girip üyelerin isimlerine ve özgeçmişlerine bakmak istedim. Maalesef Danıştayın web sitesinde Danıştay Başkanı, Başsavcısı, iki Başkanvekili ve Genel Sekreteri dışında başka bir üyenin, bırakın özgeçmişine, ismine dahi ulaşılamıyor [17]. Danıştay daire başkanlarının ismi dahi Danıştay web sitesinde bulunmamaktadır. Danıştay web sitesinde bir teşkilât şeması vardır; ama onda da isim yoktur [18].

Türk yargısında hâkimler, isimlerini açıklamaktan korkuyorlar mı? Bu doğru bir şey değildir. Bütün hâkimlerin isimleri ve keza eğitimlerini içeren özgeçmişleri web sayfasında yer almalıdır. Türk milletinin kendi adına yargı yetkisini kullanan hâkimlerin isimlerini ve eğitim durumlarını bilmeye hakkı vardır.

5. Danıştaya Yaptığım Bilgi Edinme Başvurusu ve Buna Danıştayın Cevabı

Ben, hiç olmazsa Danıştay'daki durumu öğrenmek için Danıştaya "bilgi edinme başvurusu" yaptım. Başvurum Danıştay Genel Sekreterliğinin 5/11/2019 tarih ve 83130822/E.1205/6165 sayılı yazısıyla aşağıdaki gerekçeyle reddedilmiştir. Yazının metnini aşağıya aynen kopyalıyorum:

“4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 7. maddesinde; “Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 21. maddesinde ise; “Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.” hükmü bulunmaktadır.

Anılan hükümler ularınca, ilgide kayıtlı başvurunuzda yer alan talebinize ilişkin Başkanlığımızca yapılabilecek bir işlem bulunmamaktadır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Cevdet Erkan
Danıştay Üyesi
Genel Sekreter

Danıştayın ret kararından iki gerekçe vardır:

Birincisi, istediğim bilginin “ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi” olmasıdır. Danıştayda Başkan ve başkanvekilleri dahil toplam 124 üye vardır. Demek ki Danıştay için, 124 üyeden kaçının hukuk fakültesi mezunu olduğunu saptamak, “ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz” gerektirecek derecede zor bir iş imiş. Ne diyeyim!

İkinci gerekçe, istediğim bilginin “özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak” nitelikte bir bilgi olmasıdır. İstediğim bilgi Danıştay’da kaç adet üyenin hukuk fakültesi mezunu olduğundan ibarettir. Ben isim isim Danıştay üyelerinin eğitimleri hakkında bilgi istemedim. Danıştay Başkanlığına sorduğum soru şu idi: “Danıştay üyelerinin kaçı hukuk fakültesi mezunudur? Kaçı hukuk fakültesi dışındaki fakültelerden mezundur?”

“Danıştay’da şu sayıda üye hukuk fakültesi mezunudur; şu sayıda üye de hukuk fakültesi mezunu değildir” demek nasıl oluyor da “özel hayatın gizliliği kapsamında” bir bilgi olacak? Bunu anlayabilmiş değilim. Kişi isminin geçmediği bir bilgi nasıl olacak da “özel hayatın gizliliği kapsamında” bir bilgi olarak görülebilecektir?

Burada ayrıca belirtmek isterim ki, Danıştay üyelerinin isim isim bitirdikleri fakülte hakkında bilgi istenmesi dahi 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 21’inci maddesindeki istisna kapsamına girmez. Bir kamu görevlisinin mesleğini ifa şartı olarak hangi fakülteden mezun olduğu bilgisi, nasıl olup da “özel hayatın gizliliği kapsamında” bir bilgi olacaktır? Nasıl olacak da bu bilginin “açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak”tır? Bunu da anlayabilmiş değilim.

Danıştayın bilgi edinme talebimin reddi yolundaki işleminin birinci sebebi, idare hukukunda “sebebin yokluğu” denen sakatlıkla malûldür. İkinci sebebi ise idare hukukunda “sebebin hukukî tavsifinde hata” denen sakatlıkla malûldür.

Danıştay Başkanlığının bilgi edinme talebimin reddi konusundaki işlemine karşı itiraz etmedim. Bunun bir yararının olacağını sanmam. Böyle bir başvuru abesle iştigalden başka bir şey değildir. Danıştay idarî yargının en üst mahkemesidir. Danıştay Başkanlığının Danıştay üyelerinin hangi fakülteden mezun olduklarına ilişkin bir bilgiyi “özel hayatın gizliliği kapsamında” bir bilgi olarak gördüğü bir ülkede, bilgi edinme hakkım ihlâl edildi diye itirazda bulunmak beyhude bir çabadan başta bir şey değildir.

Özetle bilgi edinme başvurum sonuçsuz kalmıştır ve eldeki verilerle sağlıklı bir araştırma yapılayamayacağı ortadadır. Ben burada sadece, örnek kabilinden, Danıştayın web sitesinde ismi ve özgeçmişleri yayınlanmış beş hâkim (Danıştay Başkanı, iki Başkanvekili, Danıştay Başsavcısı ve Genel Sekreteri) hakkında bilgi verebiliyorum:

5. Danıştayın Yönetimdeki Hukukçu Olmayan Hâkim Oranı: Yüzde 80

Danıştay Başkanı sayın Zerrin Güngör, hukuk fakültesi mezunu değildir. Kendisi Ankara İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi mezunudur (1976) [19].

Danıştay Başkanvekili Mahmut Vural, hukuk fakültesi mezunu değildir. Kendisi Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur (1984) [20].

Diğer Danıştay Başkanvekili Hasan Güzeler de hukuk fakültesi mezunu değildir. Güzeler, Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi mezunudur (1989) [21].

Danıştay Başsavcısı Abdülkadir Atalık, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur (1982). İlginçtir, o da Danıştaya hâkimlikten değil, bürokrasiden geçmiştir [22].

Danıştay Genel Sekreteri Cevdet Erkan da hukuk fakültesi mezunu değildir. Kendisi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur (1988) [23].

Görüldüğü gibi Danıştay Başkanı, Danıştay iki başkanvekili ve Danıştay Genel Sekreteri hukukçu değildir; bunlar İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi, SBF ve İİBF mezunudurlar. Danıştay Başsavcısı ise hukukçudur. Buna göre Danıştay yönetiminde hukukçu olmayan hâkim oranının yüzde 80 olduğunu söyleyebiliriz. Hâliyle bu oran beş kişinin içindeki bir orandır ve Danıştayın genelindeki durumu yansıtmaktan uzaktır. Danıştay bütün üyelerinin isimleri ve özgeçmişleri Danıştayın web sitesine konulmuş olsaydı, ben Danıştay geneli hakkında da doğru bir oran verebilirdim.

Ben Danıştayda hukuk fakültesi mezunu olmayan üye sayısının yüzde 70 civarında olduğunu tahmin ettiğimi belirtmekle yetiniyorum.

Tahminin dayanağı şudur: Yukarıda açıkladığımız gibi 2002 yılında Danıştay üyelerinin yüzde 83’ü hukuk fakültesi mezunuydu. Ancak bu üyelerin ezici çoğunluğunun bugün yaş itibarıyla emekli olmuş olmaları gerekiyor. Yerlerine gelen üyeler, 2002 yılında idare ve vergi mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerinde görev yapan hakimlerdir. Yukarıda görüldüğü gibi 2002 yılı itibarıyla bu hâkimlerin yüzde 81’i hukuk fakültesi mezunu değildi. Bugün benzer bir oranda hukukçu olmayan üye Danıştay bulunuyor olabilir.

Hâliyle benim Danıştayda hukuk fakültesi mezunu olmayan üye oranı konusunda verdiğim yüzde 70 rakamı sadece bir “tahmin”dir ve doğrusunu Danıştayın kendisi bilir. Danıştay, doğru bilgiyi açıklayarak her zaman benim yanıldığımı gösterebilir.

Burada Danıştay Başkanlığını, Danıştaydaki kaç üyenin hukuk fakültesi mezunu olduğunu ve kaç üyenin ise hukuk fakültesi mezunu olmadığını açıklamaya çağırıyorum.

* * *

Bu makaleyi bitirmeden önce şunu da belirteyim ki, idarî yargıda hukukçu olmayan hâkimler eskiden beri olmuştur. Bu yeni bir şey değildir. Ancak bunun sorun hâline gelmesi, yani hukukçu olmayan üye oranının makul bir miktarı, örneğin yüzde 30’u geçmesi, Türkiye’de 1982’den sonra başlamıştır. İlave edeyim ki, Danıştay üyeleri açısından bu sorun, 2002’den sonra ortaya çıkmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi 2002 yılında Danıştay üyelerinin yüzde 81’i hukukçudur.

SONUÇ

Güncel istatistiklere sahip olmasak da, Türkiye’de idarî yargıda tam anlamıyla bir “hukukçu olmayan hâkimler sorunu” bulunduğunu söyleyebiliriz.

Ben idarî yargıda bu kadar yüksek oranda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkimin bulunmasından Adalet Bakanlığının ve Hâkimler ve Savcılar Kurulunun da memnun olduğunu sanmıyorum. Nitekim Türkiye’de bunu yanlış bulanlar vardır ki, hukuk fakültesi mezunu olmayanlar için 1 Aralık 2007 tarih ve 5720 sayılı Kanunla yüzde 20’lik bir kontenjan sınırlaması getirilmiştir. Bu sınırlama 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı KHK ile kaldırılmış, ama 17 Ekim 2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun ile tekrar getirilmiştir. Kontenjanın en fazla yüzde yirmi olarak belirlenmesi dahi, idarî yargıda hukuk fakültesi mezunu olmayan hâkim oranının çok daha fazla olduğunun bir itirafıdır.

Hukuk fakültesi mezunu olmayanların idarî yargı hâkimi olmasının yüzde yirmilik bir kontenjanla sınırlandırılması hiç yoktan iyidir. Ancak işin doğrusu, hukuk fakültesi mezunu olmayanlara idarî yargı hâkimi olma yolunun tamamen kapatılmasıdır. Prensip olarak yanlış olan bir şey, yüzde 20’ye indirildi diye doğru hâle gelmez. Nitelik olarak yanlış olan bir şeyin niceliğindeki değişiklik onu doğru hale getirmez.

* * *

Bazı istisnalar iyi niyetle getirilmiş olabilir. Belki Danıştayda 128 üyeden birkaçının iktisatçı veya siyasal bilimci olmasında, bazı konularda geniş bir bakış açısına sahip olmak bakımından yarar bile olabilir. Ama Türkiye’de iyi niyetle getirilmiş bir istisna kötüye kullanılmaya açıktır. Türkiye’de cari adeta “istisnaların kötüye kullanılması karinesi” vardır. O nedenle bu istisnaya artık son verilmelidir.

* * *

Son olarak ve altını çizerek belirtmek isterim ki, gerek bu makalede gerekse 21 Ekim 2019 tarihinde yayınladığım “Hukukçu Olmayan Hâkimler Sorunu-1: Hukukçu Olmayan Anayasa Mahkemesi Üyeleri” başlıklı makalemde, söz konusu mahkemelerin bütün hâkimlerinin hukuk fakültesi mezunu olmaları hâlinde, bu mahkemelerde sorunların çözüleceği yolunda bir iddiam yoktur. Vakıa şudur ki, Türkiye’de hukuk fakültesi mezunu hâkimlerin kalitesi de pek parlak değildir. Gerek Anayasa Mahkemesinde, gerek Danıştayda, gerekse idare ve vergi mahkemelerinde İİBF mezunu olan bazı hâkimler, hukuk fakültesi mezunu olan bazı hâkimlerden çok daha kaliteli olabilir. Bu farklı bir konudur.

Biz burada kişileri değil, prensipleri tartışıyoruz. Bir iktisatçının hâkim olması yanlış ise, iktisatçı Ahmet’in, hukukçu Mehmet’ten çok daha çalışkan ve zeki olması, iktisatçı Ahmet’in hâkim olmasını meşrulaştırmaz. Aynı şekilde bir siyasal bilimcinin hâkim olması yanlış ise, siyasal bilimci Mustafa’nın hukukçu Mehmet’e göre daha özgürlükçü kararlar vermesi, siyasal bilimci Mustafa’nın hâkim olmasını haklı hâle getirmez.

Benim hukuk fakültesinde okuduğum “iktisat” dersi nasıl beni “iktisatçı” yapmıyorsa, bir iktisatçının iktisat fakültesinde okuduğu bir “hukuk” dersi de onu “hukukçu” yapmaz. Sorunları kişiler bazında değil, prensipler bazında tartışırsak, polemikten uzak, daha sağduyulu sonuçlara ulaşabiliriz.

24 Ekim 2019

Bu makalenin KISA VERSİYONUNU okumak için burasını tıklayınız .

DİPNOTLAR
(Geri dönmek için dipnot numarasının üzerine tıklayınız).
[1] Bu konuda şu makaleye bakılabilir: Mehmet Altundiş, “5435 ve 5720 Sayılı Kanun Değişiklikleriyle Birlikte İdari Yargı Hâkim Adaylığına Girişte Aranan Öğrenim Koşuluna İlişkin Bir Değerlendirme”, Ankara Barosu Dergisi, 2011/2, s.276-204 (www.ankarabarosu.org.tr/...2011-2-11.pdf).
[2] Bu veriler zamanında Adalet Bakanlığını Personel Genel Müdürlüğünün sitesinde yayınlanmıştı. Şu an buradan ulaşılamıyor. Bu verileri ben anayasa.gen.tr’de zamanında yayınlamıştım. Bkz.: www.anayasa.gen.tr/idari-hakimlik.htm.
[3] İİBF ve benzeri fakültelerin mezunlarının idarî yargı hâkimlik sınavını kazandıkları bir vakıadır. Ama bu vakıa, hukuk fakültesi mezunlarına göre daha başarılı oldukları anlamına gelmemektedir. Zira İİBF mezunları, hukuk fakültesi mezunlarından çok fazladır ve çok daha fazla sayıda mezun hâkimlik sınavına başvurmaktadırlar. Örneğin ulaşabildiğimiz en yeni istatistiğe göre 2011 yılı idarî yargı hâkimlik sınavına 2629 hukuk fakültesi mezunu başvururken, 4318 İİBF, SBF, iktisat mezunu başvurmuştur. Nihayetinde Türkiye’de 2018-2019 öğretim yılında hukuk fakültelerinde toplam 82322 öğrenci okurken İİBF, SBF, İktisat Fakültesi, İşletme Fakültesi ve İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesinde toplam 431452 (dört yüz otuz bir bin dört yüz elli iki) öğrenci okumaktadır. İdarî yargı hâkimliği için İİBF ve benzeri fakülte mezunları arasındaki rekabetin hukuk mezunları arasındaki rekabetten ortalama beş kat daha fazla olduğu söylenebilir. (Sayılar 2018-2019 Öğretim yılı "Eğitim Birimlerine Göre Öğrenci ve Öğretim Elemanları Sayıları" istatistiğinden alınmıştır. Bkz.: https://istatistik.yok.gov.tr > Yüksek Öğretim İstatistikleri > 2018-2019 Yılı > Eğitim Birimlerine Göre Öğrenci ve Öğretim Elemanları Sayıları).
[4] www.ena.fr/Concours... (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[5] ENA hakkında yeterli bilgi okulun internet sitesinde vardır: https://www.ena.fr   (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[6] Ben mezun sayısını bulamadım. Ancak https://istatistik.yok.gov.tr > 2018-2019 Öğretim yılı Eğitim Birimlerine Göre Öğrenci ve Öğretim Elemanları Sayıları istatistiğine göre Türkiye’de İİBF, SBF, İktisat, İşletme Fakültelerinde 430.000 öğrenci vardır. Bu sayının dörtte beşte veya altıda birinin mezun olduğu varsayılabilir.
[7] www.ena.fr/...ena-chiffres (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019). 
[8] www.hsk.gov.tr/istatistikler.aspx (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[9] Mehmet Alev Coşkun, “Danıştay Üyeleri Hakkında Bir İnceleme”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, Mart 1970, s.118-136. Bu makalenin benzerinin günümüzde de yazılmasında büyük yarar vardır.
[10] Ibid., s.123.
[11] Özlem Erdem Karahanoğulları ve Salih Er, “İdari Yargıda Hâkim ve Savcı Adaylarının Eğitimi”, Danıştay Dergisi, Sayı 106, 2003, s.51-55.
[12] Ibid., s.55.
[13] Ibid., s.55.
[14] 2004-2007 yıllarında Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün kendi web sitesinde yayınladığı idarî yargı hâkimlik sınavı başarı istatistiklerine bugün aynı siteden ulaşılamıyor. Ben bu istatistiklerden bazılarını 2005-2007 yıllarında anayasa.gen.tr'de yayınlamıştım. Bu istatistiklerden bazılarına www.anayasa.gen.tr/idari-hakimlik.htm adresinden ulaşılabilir.
[15] Örnek olarak bkz.: www.ankarabim.adalet.gov.tr (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[16] Örneğin bkz.: www.istanbulbim.adalet.gov.tr/...html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[17] www.danistay.gov.tr/...yonetimi.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[18] www.danistay.gov.tr/...teskilat-semasi.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[19] www.danistay.gov.tr/...zerringungor.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[20] www.danistay.gov.tr/...mahmutvural.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[21] www.danistay.gov.tr/...hasanguzeler.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[22] www.danistay.gov.tr/...atalik.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).
[23] www.danistay.gov.tr/...erkan.html (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2019).



(c) Kemal Gözler, 2019.

UYARI: Makalemin tam metin olarak başka internet sitelerinde, gazete veya dergilerde yayınlanmasına rızam yoktur. Makalemden ancak miktar olarak yarısını aşmamak ve www.anayasa.gen.tr/idari-yargi-hakimleri.htm adresine link verilmek şartıyla alıntı yapılabilir.

Bu makaleye aşağıdaki şekilde atıf yapılması önerilir: Kemal Gözler, “Hukukçu Olmayan Hâkimler Sorunu-2: İdarî Yargıda Hukukçu Olmayan Hâkimler (Uzun Versiyon)”, www.anayasa.gen.tr/idari-yargi-hakimleri-uzun.htm (Yayın Tarihi: 24.10.2019).


BU MAKALE ŞU MAKALELERİMİN DEVAMIDIR:
1. Kemal Gözler, “Hukukçu Olmayan Hâkimler Sorunu-1: Hukuk Fakültesi Mezunu Olmayan Anayasa Mahkemesi Üyeleri”, www.anayasa.gen.tr/aym-h-o-uyeler.htm (Yayın Tarihi: 21.10.2019).
2.Kemal Gözler, “Hukukçu Olmayan Hukuk Dekanları: Türkiye’de Bazı Hukuk Fakültelerine Hukukçu Olmayan Dekan Atanması Hakkında Eleştiriler”, www.anayasa.gen.tr/dekanlar.htm (Yayın Tarihi: 12.10.2019).
br>
BU MAKALE DAHA SONRA ŞU KİTABIMDA YAYINLANMIŞTIR:
Kemal Gözler, Türkiye Nereye Gidiyor? Akademi ve Hukuk Üzerine Gözlemler ve Eleştiriler (Makalelerim 2019), Bursa, Ekin, 2020, s.253-270.

BU MAKALE İLGİNİZİ ÇEKTİYSE İZLEYEN MAKALELERİM DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
1. Kemal Gözler, “Anadolu Hukukta Neler Oluyor? Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Bir Hukuk Felsefesi Hocasının Görevine Son Verilmesi ve Hukuk Felsefesi Dersini Vermekle Bir İlahiyat Fakültesi Hocasının Görevlendirilmesi Hakkında Bir Eleştiri", www.anayasa.gen.tr/anadolu-hukuk.htm (Yayın Tarihi: 7 Ekim 2019).
2. Kemal Gözler, “Yalova Üniversitesi SBE Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı Hakkında Eleştiriler”, www.anayasa.gen.tr/yalova-yl.pdf (Yayın Tarihi: 9 Ocak 2014).
3. Kemal Gözler, “Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek'e Açık mektup”, www.anayasa.gen.tr/rektore-acik-mektup.htm (Yayın Tarihi: 22 Temmuz 2013).
4. Kemal Gözler, Kemal Gözler, “Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek’in Akademik Kurulda Seçim Anketi Yapması Hakkında Eleştiriler”, www.anayasa.gen.tr/ankete-elestiriler.pdf (Yayın Tarihi: 12 Ocak 2014).


Copyright ve Sorumluluk
İktibas (Alıntı) Koşulları
Atıf (Kaynak Gösterme) Usulleri

Editör: Kemal Gözler
E-Mail:
twitter.com/k_gozler
Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr
Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/idari-yargi-hakimleri-uzun.htm
İlk Yayın Tarihi: 24 Ekim 2019, Saat 15:30
Güncelleme/Düzeltme/Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2019 (IV. nolu başlığın altında 5 nolu alt başlık eklenmiştir)