[Ana Sayfa]

KAPUÇİN MAYMUNLARI ADALETSİZLİĞE İSYAN EDERKEN İNSANLAR NEDEN İSYAN ETMİYOR?
Engin Topuzkanamış’ın “Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez?” Başlıklı Kitabı Hakkında Bir Tanıtım Yazısı




Kemal Gözler*

1970’li, 1980’li yıllarda Türkiye’de hukuk fakülteleri öğretim üyeleri tarafından az sayıda kitap yayınlanırdı. Yayınlanan her kitap da diğer öğretim üyeleri tarafından bilinirdi. Zaten o yıllarda az sayıda hukuk fakültesi vardı.

Türkiye’de hukuk fakültesi sayılarının artmasından ve keza kitap baskı maliyetlerinin düşmesinden ve özellikle de dijital baskı teknolojisinin yaygınlaşmasından sonra gereğinden fazla hukuk kitabı yayınlanmaya başladı. Yayınlanan kitapların çoğu elli tane, yüz tane bilemediniz birkaç yüz tane basılıyor; daha doğrusu “çoğaltılıyor”; ama neticede kitap sayısı artıyor. Bunların çoğunluğu okunmaya değmeyen vasat kitaplar. Zaten bu kitapların çoğu akademik yükselmelerde kullanılmak üzere zorakî yazılmış ve puan almak için yayınlanmış kitaplar.

Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’de hukuk alanında bir akademik kitap enflasyonu var. Bu enflasyon yüzünden değerli olan birkaç kitap da maalesef hak ettiği ilgiyi göremiyor; gözden kaçıp gidiyor.

İşte bu küçük makaleyi, okunmaya değer gördüğüm bir kitaba ilgi çekmek için yazıyorum. İstiyorum ki, bu kitap ve yazarı, “Türk akademik kitap denizi”nde gözden kaçıp gitmesin.

* * *

Hemen belirteyim: Okuduğunuz bu makale, bir kitap inceleme yazısı değildir. Burada söz konusu kitabı sistematik bir şekilde inceleyecek değilim. Böyle bir amacım yok. Bu makalenin amacı, güzel ve değerli bulduğum bir kitaba okuyucuların dikkatini çekmek, tabir caiz ise kitabın üzerine spot ışığı tutmaktan ibarettir.

* * *

Tanıtmak istediğim kitap, Engin Topuzkanamış’ın Hukuku Anlamak İçin Kısa Bir Giriş: Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez? başlıklı kitabı. Kitap Ekim 2022’de İstanbul’da On İki Levha yayınları arasından çıkmış 13,5 cm x 21 cm boyutlarında XII+155 sayfalık küçük bir kitap.


(Kaynak: https://www.onikilevha.com.tr/... ).

Kitapta hukuk kavramının doğasını anlamak için üzerinden tartışma yapabileceğimiz pek çok ilginç ve orijinal örnek var. Sadece bu örnekler için dahi bu kitap okunmaya değer. Bu örneklerden burada sadece birini, kitabın başlığına da yansıyan kapuçin maymunları örneğini vereceğim.

Engin Topuzkanamış, kitabının “Adalet, Ahlâk, Hukuk ve İktidar” başlıklı ikinci bölümünde, okuyucuyu önce 2 dakikalık bir Youtube videosuna yönlendiriyor (s.36). Ben de bu makalede aynısı yapayım: Makalemi okumaya ara verip önce

https://www.youtube.com/watch?v=4gy06sP6ZJc

linkine tıklayarak iki dakika uzunluğunda olan bu videoyu izleyiniz.

Videodan da göreceğiniz gibi Sarah Brosnan ve Frans de Waal tarafından iki kapuçin maymunu ile yapılan bu deneyde şunlar oluyor:


(Görüntü Frans de Waal, TEDxPeachtree, www.ted.com/talks/... ’den alınmıştır).

Maymunun bakıcısı önce bir maymuna, bir nevi para yerine geçmek üzere küçük bir taş parçası veriyor. Maymun taş parçasını geri veriyor. Bakıcı da bunun karşılığında maymuna salatalık veriyor. Sonra aynı şeyi yandaki maymunla yapıyor. Her ikisi de salatalığı yiyor. Ama daha sonra bakıcı sağdaki maymuna üzüm veriyor. Maymunlar salatalığa göre üzümü daha çok seviyorlarmış. Sağdaki maymuna üzüm verildiğini gören soldaki maymun, bu sefer kendisine üzüm değil, salatalık verildiğini görünce, salatalığı yemiyor ve salatalığı kendisine veren bakıcısına fırlatıyor ve keza kafesini de sallayarak, ellerini deliklerden çıkarıp yere vurarak o da üzüm istiyor ve kendisine üzüm verilmemesini şiddetle protesto ediyor. Bakıcı sağdaki maymuna taş karşılığında ikinci defa üzüm veriyor. Bunu gören soldaki maymun yine bakıcısına taş verip, üzüm almak istiyor. Ama bakıcısı yine ona salatalık veriyor. Sağdaki maymuna üzüm verildiğini gören soldaki maymun çileden çıkıyor, adaletsizliğe uğradığını düşünüyor ve kafesini sarsarak buna isyan ediyor.

Bu deney, maymunlarda adalet duygusunun olduğunu ve adaletsizliğe razı olmadıklarını ve adaletsizliğe karşı isyan ettiklerini gösteriyor.

Hiç şüphesiz aynı adaletsizlik insanlar arasında da var. İnsanların çoğu salatalığa talim ederken, bir kısmı üzüm yiyor. Aslında salatalığa talim eden insanlar, bir azınlığın üzüm yediğini bal gibi biliyorlar. Ama buna rağmen, bu adaletsizliğe karşı isyan etmiyorlar. Peki ama neden? Acaba insanlarda doğuştan gelen bir adalet duygusu mu yok? Hayır var. Belki de kapuçin maymunlarının sahip olduğu adalet duygusundan daha fazla. Peki ama salatalığa talim eden insanlar, neden bu adaletsizliğe karşı isyan etmiyorlar, neden kapuçin maymunları gibi kafeslerine vurmuyorlar?

Hâliyle adaletsizliğe uğramış bunca insan, kapuçin maymunlarını örnek alıp kafeslerine vursaydı, kafesler çoktan yıkılırdı. Adaletsizliğe uğramış insanların ezici çoğunluğu kafeslerine vurmadıklarına göre, demek ki, adaletsizliğin normal bir şey olduğuna ikna edilmişler. Bu konuda Engin Topuzkanamış şöyle yazıyor:

“Eğer her bir kimse, içinde bulunduğu halin zaten hak ettiği, payının bu olduğu, buna şükretmesi gerektiği inancını edinirse sorun kalmıyor. … Serfler serf, köleler köle, kadınlar kadın, işçiler işçi… Bunun ötesini talep etmek kötü, günah, yanlış, adil değil, haksız, utanç verici, düzen bozucu… üstelik bunu biz söylemedik; tanrı böyle istedi” (s.38-39).

Adaletsizlik karşısında salatalığı bakıcısının kafasına fırlatan maymunun isyan etmemesini sağlamak için bu maymunun,

“yandakinin üzüm, kendisinin ise salatalığı hak ettiği(ne), anayasada da zaten böyle yazdığı(na), Tanrı’nın da öyle emrettiği(ne), dedelerinden beri zaten bunun böyle olduğu(na), salatalığa razı olmasının aslında ne yüksek bir erdem ve sevap olduğu(na) ve onu savurup atmasının hem de kendisine o salatalığı lütfedenin kafasına atmasının ne büyük bir günah ve suç olduğu(na)” (s.46)

inandırılması gerekiyor.

Maymun toplumlarında bu inandırma yapılamamış olmasına rağmen, insan toplumlarında bu inandırma başarıyla yapılmıştır. İşte insan toplumlarında bu inandırmayı sağlayan üç büyük kurum vardır: Bunlar “din”, “ahlâk” ve “hukuk”tur (s.44).

* * *

Engin Topuzkanamış’ın kitabında daha pek çok örnek var. Sadece örnekler değil, kitapta pek çok çarpıcı gözlem de var: Kitapta hukuk ile adaletin farklı şeyler olduğu yazılı (s.34). Hatta yazar, okuyucuyu “hukuk”un “adalet”in tersi olduğunu düşünmeye itiyor. Yazara göre adeta hukuk, adaleti gerçekleştirmek için değil, insanların adaletsizliğe razı olmalarını sağlamak için icat edilmiş bir şey! Topuzkanamış, Eugen Weber’e atfen Fransa’da Charente’da 1930’lara kadar köylüler arasında “tanrım bizi beladan ve adaletten koru” şeklindeki deyişin dolaştığını yazıyor (s.34).

Trafik kuralları gibi bazı hukuk kurallarında, kuralın konuluş aşamasında, hangi kuralın doğru, hangi kuralın yanlış olduğunun ispatı ve dahi böyle bir şeyi tartışmanın bir anlamı da yoktur. Kural koyucu, trafiğin soldan akacağına veya sağdan akacağına da karar verebilir. Her iki kural da aynı derecede doğru veya yanlıştır. Neyin yanlış olduğu ancak kuralın konulmasından sonra söylenebilir (s.45).

Peki ama ceza kanunlarının insan öldürülmesini yasaklayan kuralı için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? İnsan öldürülmesini yasaklayan kuraldan önce insanı öldürme fiilî bizatihi yanlış ve kötü bir şey değil midir? Suç nedir? İnsanın öldürülmesi mi, yoksa insan öldürülmesini yasaklayan kuralın ihlâl edilmesi mi (s.54)?

Hukuk normunun özünde normatifliğin, yani bir “olması gereken”in bulunduğu açık. Peki ama bu “olması gereken”i kim belirliyor? Sadece insan iradesi mi? Acaba doğada zaten bir “olması gereken” yok mu?

Bazen bir kitabın değeri sadece söylediklerinden ibaret değildir. Bir kitabın değeri, okuyucuya düşündürdükleridir de. Engin Topuzkanamış’ın kitabı tam da böyle bir kitap. Kitabı okurken aklımıza daha önce düşünmediğimiz şeyler geliyor.

* * *

Ben burada Engin Topuzkanamış’ın kitabında verilen örnekleri tartışacak veya Topuzkanamış’ın ortaya attığı sorulara cevap arayacak değilim. Benim burada Engin Topuzkanamış’ın kitabındaki tartışmaların içeriğine girmek gibi bir niyetim yok. Yukarıdaki kapuçin maymunları örneğini de ve keza Engin Topuzkanamış’ın diğer bir iki gözlemini de burada sadece yazarın kitabını tanıtmak amacıyla verdim.

* * *

Engin Topuzkanamış’ın kitabı, baştan sona örnekler, metaforlar, benzetmeler, fıkralar, hikayeler üzerine kurulu. Bunlar ile Engin Topuzkanamış bize hukukun doğasını anlamak için zengin bir malzeme sunuyor. Bunlar bizim zihnimizi açıyor. Bu örnekler üzerinden yola çıkıp hukukun doğası hakkında derin tartışmalara dalabiliriz.

Engin Topuzkanamış’ın yaklaşımının ve keza kitabının değeri büyük ölçüde burada saklı. O bitmiş bir tartışmanın verilerini okuyucuya sunmuyor. Sunduğu şey derin bir tartışmaya başlamak için sadece bir zemin.

Bu tartışma zemini için Topuzkanamış, Aristoteles’i, Hobbes’u veya Kant’ı okumamızı da şart koşmuyor. Bunu da saklamıyor. Büyük filozoflara başvurmak ve binlerce sayfa okumak yerine bazen iki dakikalık bir Youtube videosu izlemenin daha yararlı olabileceğini ima ediyor. Mesela kitabın arka kapağında “adaletin ne olduğunu öğrenmek için Aristoteles veya Kant’a mı, yoksa kapuçin maymunlarına mı müracaat edelim” şeklindeki tahrik edici soruyu kasten soruyor.

Engin Topuzkanamış, benzer taktiğe, Hukuk ve Disiplin: Modern Toplumda Hukuka Uymanın Dayanakları (İstanbul, Zoe, 3. Baskı, 2019) başlıklı diğer kitabının önsözünde de kendi kitabı hakkında başvuruyor: Kendi kitabını “okumak zahmetine girmek istemeyenler”e, “meşhur köpek eğitmeni Cesar Milan’ın The Dog Whisperer adlı programından birkaç bölüm seyretme(lerini)” tavsiye ediyor.

İfadeler ilginç ve eğlendirici, ama acaba bu yaklaşım biçimiyle biraz da “düşünceyi ayağa düşürmüş” olmuyor muyuz?

* * *

Kitap tanıtım yazılarında eleştiri yapmak da âdettendir. Eksik kalmayayım. Ben de Engin Topuzkanamış’ın Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez? başlıklı kitabı hakkında bir iki eleştirimi dile getireyim.

Yukarıda da söylediğim gibi kitapta çok güzel örnekler, zihin açıcı benzetmeler, metaforlar, hikayeler var. Bunların üzerinden yola çıkarak bir tartışma yapılıyor. Bu tartışmanın yararlı bir tartışma olduğunu inkar etmiyorum. Ama sadece böyle örneklerle, benzetmelerle, metaforlarla, hukukun anlaşılabileceğine düşünmüyorum. Hukuku anlamak için yine eskiden olduğu gibi büyük filozoflara bakmak gerektiğini, onların teorilerinden hareket etmek gerektiğini, sistematik düşünceden asla ödün vermemek gerektiğini düşünüyorum.

Engin Topuzkanamış’ın kitabında verilen örneklerin entelektüel tecessüs uyandırdığı bir vakıa. Ama sırf bu örneklerle bir yere ulaşılması hâliyle mümkün değil. Bunların baştan sona daha ayrıntılı bir şekilde işlenmesi ve bunların bir argümantasyon zinciriyle birbirine sağlam bir şekilde bağlanması gerekiyor. Kitapta bunun başarıyla yapıldığını söylemek çok zor.

Dahası bu örneklerin her biri farklı şekillerde yorumlanmaya müsait örnekler. Eminim kapuçin maymunları deneyinden pek çok kişi farklı sonuçlar da çıkarıyordur. Mesela maymunların salatalık veya üzümün karşılığında para yerine verdikleri taş parçasını maymunlar çalışıp bulmuş değil, o taş parçası da maymunlara bakıcıları tarafından veriliyor. Dolayısıyla kapuçin maymunları deneyi, değerlerin herkese emeğine göre dağıtılması prensibini yıkan bir deney değil.

Örneklerin farklı şekilde yorumlanmaya müsait olmasından öte, asıl sorun şu: Engin Topuzkanamış’ın kitabında verilen zengin örneklerden ortaya tutarlı bir genel teorinin çıktığından emin değilim. Topuzkanamış’ın hukuk teorisinin bazı sorunlarını çok başarılı bir şekilde sorguladığını söyleyebiliriz. Ama bundan sonra bu sorunlar üzerine tutarlı ve sistematik bir teori inşa ettiğini söyleyebilir miyiz, işte ondan emin değilim.

Aslında kitapta bir genel teori oluşturma veya hiç olmazsa yapılan tartışmaları bir genel teori içinde bir yere oturtma çabası var. Yazarın pek çok bölümde önce, giriş niteliğinde kapsayıcı şemalar vermesi veya açıklamalardan sonra özetleyici nitelikte şekiller ve diyagramlar koyması da aslında bu çabadan kaynaklanıyor olabilir. Ne var ki, ben bu şemaların ve şekillerin çok da işe yaradığına ikna olmadım. Öyle geniş şemalar var ki, bunların zaten 150 sayfalık bir kitapta açıklanmasını beklemek gerçekçi bir beklenti değildir. Kitap incelemeye teşebbüs ettiği büyük sorunlar karşısında kaçınılmaz olarak kısa bir kitap olarak kalıyor.

Daha somut eleştirilerim de var:

Bence kitabın başlığı eleştiriyi hak eden bir başlık. Başarılı bir başlığın iki özelliği vardır: Bir kere ilgi çekici ve akılda kalıcı olmalı, ikinci olarak da başlık kitabın içeriğini doğru bir şekilde yansıtmalıdır. Bu iki amaç çoğunlukla birbiriyle çelişir. Engin Topuzkanamış, bu çelişkiyi başarıyla çözmüş değil. Engin Topuzkanamış’ın kitabının başlığı (“Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez?”) şüphesiz ilgi çekici ve akılda kalıcı bir başlıktır; ama bu başlığın kitabın içeriğini doğru ve dengeli olarak yansıttığından emin değilim. Bu başlık kitabın sadece küçük bir kısmının içeriğiyle uyuşuyor.

Kaldı ki bu kısmı itibarıyla da bu başlık içeriği doğru bir şekilde anlatmaktan uzak. Zira o bölümde incelenen konu açısından kapuçin maymunlarının neden salatalık sevmediklerinin bir önemi yoktur. Ben olsaydım kapuçin maymunlarıyla ilgili kısma “Kapuçin Maymunları Adaletsizliğe İsyan Ederken İnsanlar Neden İsyan Etmiyor?” başlığını koyardım ki, okuduğunuz bu makaleye de zaten bu başlığı koydum.

Kitaba bir iki küçük teknik eleştiri de yöneltmek isterim:

Kitabın sonunda bir dizin yok. Kitapta aradığımız kavramı bulmak için sayfa sayfa tekrar bakmak zorunda kalıyoruz. Dizin bir akademik kitabın ciddiyetinin ve bu kitaba verilen emeğin derecesini gösteren bir ölçüdür. Maalesef Engin Topuzkanamış’ın kitabı da bir “dizinsiz kitap”tır ve bu eleştiriden muaf değildir.

Kitaba bilimsel yazma ve atıf usûlleri bakımından da bir eleştiri yönelteyim: Kitabın dipnotlarında kaynaklara atıflarda ilk atıfta dahi kısa künye atıf yapılıyor. Malum dipnot usûlünde ilk atıfta tam künye, aynı kaynağa tekrar atıflarda kısa künye atıf yapılır. Dipnot sisteminin mantığı budur.

Muhtemelen bazı okuyucular, bu eleştirime cevap olarak, kitabın sonunda bulunan “Kaynakça”da zaten atıf yapılan kitapların tam künye bilgilerinin bulunduğunu ve dipnotta kısa künye atıf yapılan kaynakların tam künyelerine “Kaynakça”ya bakarak ulaşılabileceğini söyleyeceklerdir. Eğer böyle düşünüyorsanız, atıf sistemi olarak dipnot sistemini değil, metin içinde parantez arasında yazar-yıl sistemini kullanmak gerekir. Bu iki usûl arasında ortalama bir usûl yoktur. Ya o, ya bu. Bilimsel yazmanın da bir “disiplin”i var!

Kitabın 109’uncu sayfasındaki 77 numaralı dipnottaki bir hatayı da düzeltmek isterim: Bu dipnotta Arap harfleriyle yazılan kelime yanlış yazılmıştır. Muhtemelen dizgi veya çıktı olma aşamasında teknik bir sebeple harflerin sırası değişmiştir.

Şüphesiz bu gibi eleştiriler, Engin Topuzkanamış’ın kitabının değerini azaltmıyor.

* * *

Yukarıda da dediğim gibi ben burada Engin Topuzkanamış’ın kitabında ortaya attığı tartışmalara girecek değilim. Pek çok konuda Engin Topuzkanamış gibi düşünmediğimi de benim kitaplarımı bilen okuyucular tahmin edeceklerdir. Ancak Engin Topuzkanamış’ın Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez? başlıklı kitabının okunmayı hak eden değerli bir kitap olduğunu, kitabın hukuku anlamak ve hiç olmazsa hukukun doğası hakkında tartışmalara girişmek için “ufuk açıcı bir zemin” sunduğunu düşünüyor ve okuyuculara bu kitabı hararetle tavsiye ediyorum.

Engin Topuzkanamış’ı tebrik ediyor ve literatürümüze böyle güzel bir kitap kazandırdığı için de kendisine teşekkür ediyorum.

K.G., 15 Kasım 2022, Saat 19:20




İKTİBAS KONUSUNDA UYARI:
Bu yazının başka internet sitelerinde, gazete veya dergilerde tam metin olarak yayınlanmasına rızam yoktur. Makaleden (yarısını geçmemek şartıyla) alıntı yaptıktan sonra tamamının okunması için www.anayasa.gen.tr/kapucin-maymunlari.htm adresine link verilmesini rica ediyorum.

DÜZELTME HAKKI:
Bu makale, en geç bir yıl içinde kağıt bir kitapta yayınlanacaktır. Kağıt olarak yayınlanıncaya kadar, bu makalede düzeltme ve değişiklik yapma hakkımı saklı tutarım. Bu süre içinde okuyucularımın makalemde gördükleri hataları bana bildirmeleri beni mutlu eder.

CEVAP HAKKI:
Bu makalede ileri sürülen görüşlere karşı, makalede ismi geçen kişiler veya kurumlar veya makalede ismi geçmemekle birlikte makalenin konusuyla doğrudan doğruya ilgili kişiler bir cevap vermeyi arzu ederlerse, cevaplarını, görüş ve eleştirilirine bu makalenin altında yayınlamaktan mutluluk duyarım.

MAKALENİN SON HALİNDEN ALINTI YAPILMASI RİCASI:
Makalelerimde, çoğunlukla, yayınlanmasını izleyen günlerde, düzeltmeler, değişiklikler ve eklemeler oluyor. Kağıt kitabın yayınlanmasından önce, bu makaleden alıntı yapacaksanız, alıntı yaptığınız gün itibarıyla makalenin son hâlini buradan kontrol etmenizi rica ederim.

BU METNE AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE ATIF YAPILMASI ÖNERİLİR:
Kemal Gözler, “Kapuçin Maymunları Adaletsizliğe İsyan Ederken İnsanlar Neden İsyan Etmiyor? Engin Topuzkanamış’ın ‘Kapuçin Maymunları Neden Salatalık Sevmez?’ Başlıklı Kitabı Hakkında Bir Tanıtım Yazısı”, www.anayasa.gen.tr/kapucin-maymunlari.htm (Yayın Tarihi: 15 Kasım 2022).

BU MAKALE İLGİNİZİ ÇEKTİYSE ŞU MAKALELERİM DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
1. Kemal Gözler, “Anayasa Candır: Ayşe Odman’ın Aynı İsimli Kitabı Hakkında Bir Tanıtım ve İnceleme Yazısı”, www.anayasa.gen.tr/anayasa-candir.htm (Yayın Tarihi: 29 Kasım 2019).
2. Kemal Gözler, “Yahya Berkol Gülgeç: Bir Yazar Tanıtım Yazısı”, www.anayasa.gen.tr/ybg.htm (Yayın Tarihi: 3 Şubat 2021).


(c) Kemal Gözler, 2022.
Copyright ve Sorumluluk
İktibas (Alıntı) Koşulları
Atıf (Kaynak Gösterme) Usulleri

Editör: Kemal Gözler
E-Mail:
Lütfen bana e-posta göndermeden önce şu açıklamaları okuyunuz.
twitter.com/k_gozler
Ana Sayfa: www.anayasa.gen.tr
Bu Sayfa: www.anayasa.gen.tr/kapucin-maymunlari.htm
Bu Sayfanın Yayın Tarihi: 15 Kasım 2022, Saat 19:20
Düzeltme/Değiştirme/Ekleme/Çıkarma Tarihleri: