28 Kasım 2022 Pazartesi günü CHP, Deva Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisinden oluşan “Altılı Masa” tarafından “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” başlıklı bir anayasa değişikliği teklifi taslağı yayınlandı [1].
Ben bu Anayasa Değişikliği Önerisini görünce aşağıdaki sebeplerle çok şaşırdım. Nedense baştan bu Öneriye karşı bir yazı yazmak içimden gelmedi. Ama üzerinden beş gün geçtikten sonra, bugün, yani 3 Aralık 2022 günü taslak hakkında yazmaya karar verdim.
Önce Altılı Masanın hazırladığı “Anayasa Değişikliği Önerisi” kitapçığının kapak sayfasından bir kesiti aşağıya kopyalayayım:
Görüldüğü gibi anayasa değişikliği teklifinin başlığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”. Yani başlığa bakarak parlâmenter sistemin, bu anayasa değişikliği teklifinin temelini oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Zaten “Anayasa Değişikliği Önerisi”nin “Genel Gerekçe”sinin daha ilk paragrafında da Anayasa Değişikliği Önerisinin amacı şu cümleyle açıklanıyor:
“Bu anayasa değişikliğinin amacı, Türkiye’de yönetimde keyfiliğe yol açan, anayasal hak ve hürriyetleri güvencesiz bırakan, hukuk devleti mekanizmalarının tamamını aşındıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yürürlükten kaldırmak ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişi sağlamaktır”.
Görüldüğü gibi Altılı Masaya göre önerdikleri Anayasa Değişikliğinin amacı parlâmenter sisteme geçiştir.
Sözü uzatmadan söyleyeceğimi söyleyeyim:
Altılı Masanın “Anayasa Değişikliği Önerisi”nin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” getirdiği iddiası muazzam bir yalandır.
Sebep şu: “Anayasa Değişikliği Önerisi”nde Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi öngörülmektedir (m.101). Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir sisteme “parlâmenter hükûmet sistemi” denemez. Bunun adı “yarı-başkanlık sistemi”dir. Bu bilgi hukuk fakültelerinde birinci sınıfta okutulan anayasa hukuku derslerinde öğretilen basit bir bilgidir [2].
Söz konusu anayasa değişikliğinde önerilen hükûmet sistemi, parlâmenter hükûmet sistemi değil, tipik bir yarı-başkanlık hükûmet sistemidir.
Hâliyle burada “parlâmenter sistem”, “başkanlık sistemi” ve “yarı-başkanlık sistemi”nin birbirinden nasıl ayrıldığı konusunda az da olsa bilgi vermek gerekiyor [3].
1. Parlâmenter sistemin ayırıcı özellikleri şunlardır: (a) Yürütme organı, “bakanlar kurulu” ve “devlet başkanı” olmak üzere ikili yapıdadır. (b) Bakanlar kurulu parlâmentodan çıkar. Devlet başkanı ise monarşi biçimindeki parlâmenter sistemlerde hükümdar, cumhuriyet biçimindeki parlâmenter sistemlerde ise cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı doğrudan doğruya halk tarafından seçilmez. Değişik usûller varsa da çoğunlukla parlâmento tarafından seçilir. (c) Bakanlar kurulu parlâmentonun güvenine dayanır; ona karşı sorumludur; devlet başkanı ise parlâmento karşısında sorumsuzdur. Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Belçika parlâmenter hükûmet sistemlerine örnek olarak gösterilebilir.
2. Başkanlık sisteminin ayırıcı özellikleri şunlardır: (a) Yürütme organı tekli yapıdadır. Sadece “başkan”dan oluşur. (b) Başkan doğrudan doğruya halk tarafından seçilir. (c) Başkan, yasamanın güvenine dayanmaz; yasama organı karşısında sorumsuzdur. Başkanlık sisteminin tipik örneği ABD’dir.
3. Yarı-başkanlık sisteminin ayrıcı özellikleri şunlardır: (a) Yürütme organı, cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu olmak üzere ikili yapıdadır. (b) Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir; bakanlar kurulu ise yasamanın içinden çıkar. (c) Bakanlar kurulu yasamanın güvenine dayanır; cumhurbaşkanı ise yasamanın güvenine dayanmaz. Yarı-başkanlık sisteminin ilk ve en bilinen örneği Fransa’dır [4]. Günümüzde Fransa’dan başka bu sistemin Rusya, Romanya, Mısır, Cezayir gibi daha pek çok örneği vardır.
* * *“Altılı Masa”nın Anayasa Değişikliği Önerisine göre yürütme organı, bir yanda Bakanlar Kurulu, diğer yanda Cumhurbaşkanı olmak üzere ikili yapıda olacaktır. Bakanlar Kurulu yasamanın içinden çıkacak ve yasamaya karşı sorumlu olacaktır. Ama yürütme organının ikinci kanadı olan Cumhurbaşkanı doğrudan doğruya halk tarafından seçilecek ve yasama organına karşı sorumlu olmayacaktır.
Bu özelliklerle yukarıda sayılan başkanlık sisteminin, parlâmenter sistemin ve yarı-başkanlık sisteminin özelliklerini karşılaştırınız. Sonra kendinize şu soruyu sorunuz: Bu özellikler, parlâmenter sisteminin özelliklerine mi, başkanlık sistemin özelliklerine mi, yoksa yarı-başkanlık sisteminin özelliklerine mi daha çok benziyor?
El cevap: Hiç şüphesiz yarı-başkanlık sisteminin özelliklerine.
* * *Altılı Masanın önerdiği sistemle 2014-2018 arasındaki sisteme geri döneceğiz. Yani Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ve bir Bakanlar Kurulunun ve bir Başbakanın bulunduğu bir sistem. Allah aşkına 2014-2018 arasında Türkiye’de tek adam rejimi yok muydu? Bu dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu veya Başbakan Binali Yıldırım Cumhurbaşkanına karşı direnebilmiş miydi?
Kurulan hükûmet sisteminde bir başbakan ve bir bakanlar kurulunun olması o sistemi parlâmenter hükûmet sistemi yapmaya yetmez. Bir hükûmet sistemine parlâmenter sistem denilebilmesi için devlet başkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmemesi gerekir. Parlâmenter sistemde yürütme organının doğrudan doğruya halkın güvenine dayanmaması bu sistemin üç temel tanımlayıcı unsurundan birisidir.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir sistemde kaçınılmaz olarak “çifte meşruluk sorunu” denen bir sorun ortaya çıkar. Böyle bir sistemde, cumhurbaşkanı da, doğal olarak kendisinin demokratik meşruluğa sahip olduğunu iddia eder. Halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı ne diye yetkisiz bir cumhurbaşkanı olmayı kabul etsin ki? Bu durum, sadece bizim için değil, Fransa dahil bütün yarı-başkanlık hükümet sistemleri için de geçerlidir.
Bugün Rusya’da da bir Başbakan ve bir Bakanlar Kurulu var. Ama ülkeyi Başbakan ve Bakanlar Kurulu değil, halk tarafından seçilen Vladimir Putin yönetiyor. Rusya Başbakanının adını bilen var mı?
Amacınız Recep Tayyip Erdoğan sisteminden Vladimir Putin sistemine mi geçmek?
* * *Burada “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”nin içeriğini inceleyecek değilim. Ortada içinde pek çok tutarsızlığın olduğu bir metin var. Öneride tuhaf düzenlemeler de bulunuyor. Bunlar örnekleriyle birlikte ayrıca incelenebilir. Ben burada böyle bir incelemeye girişmeyeceğim. Yine de burada önerilen dört daireli ve 22 üyeli bir Anayasa Mahkemesini komik bulduğumu belirtmeden de geçemeyeceğim.
Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini öngören bir anayasa değişikliği önerisi kaleme alın, daha sonra da bunun başlığına “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” yazın. Ne büyük çelişki!
Altılı Masanın önerdiği bu anayasa değişikliğini hazırlayanlar acaba nasıl olup da böyle bir büyük çelişki içine düştüler?
İki ihtimal var: Anayasa değişikliği önerisini hazırlayanlar, ya hükûmet sistemlerinin ne olduğu bilmiyorlar, ya da biliyorlar ama asıl niyetlerini gizliyorlar. Bu iki şık arasında ortalama bir yol yoktur. Ya o, ya bu.
Bu şıklardan birincisi doğruysa, bundan, söz konusu anayasa değişikliği önerisini bilgisiz kişilerin hazırladığı sonucu; yok eğer ikinci şık doğruysa, bundan, bu anayasa değişikliğini hazırlayanların dürüst olmadığı sonucu çıkar.
Birinci şıkta bilgisizlik, ikinci şıkta ise hile vardır. Her iki şıkta da vay halimize!
* * *CHP ve “Altılı Masa”da bu bilgisizliğin mevcut olduğu aslında çok daha önceden belliydi. Zira “Altılı Masa” üyelerinin sıkça kullandıkları “güçlendirilmiş parlâmenter sistem” kavramı dahi bir bilgisizlik ürünüdür. “Güçlendirilmiş parlâmenter sistem” kavramı literatürde karşılığı olmayan uydurma bir kavramdır. Bu kavramın doktrindeki karşılığı “rasyonelleştirilmiş parlâmenter sistem”dir [5].
Yukarıda da söyledim. Tekrarlayayım: “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”nde “muazzam bir yalan” ile karşı karşıyayız.
Dikkatli okuyucularım hatırlayacaktır: 16 Nisan 2017 Referandumu ile oylanan Anayasa Değişikliği hakkında da yazdığım eleştiri makalelerinde ben bu Anayasa Değişikliğiyle getirilen sistemin “başkanlık sistemi” olduğu iddiasının “muazzam bir yalan” olduğunu yazmıştım [6].
2017’de AKP, Türkiye’ye başkanlık hükûmet sistemini getireceğini söyleyerek, başkanlık hükûmet sistemiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, bir kuvvetler birliği hükûmet sistemi getirmiştir.
Şimdi beş yıl sonra, AKP’nin muhalifleri, parlâmenter hükûmet sistemi getireceklerini söyleyerek yarı-başkanlık hükûmet sistemi getirmeyi öneriyorlar.
Arada yöntem olarak hiçbir fark yok. Her ikisi de yöntem olarak bir aldatmaca üzerine kuruludur.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”ni okumaktan büyük bir hayal kırıklığına uğradım.
Aynı hayal kırıklığına bundan beş yıl önce 16 Nisan 2017 Referandumu ile oylanan Anayasa Değişikliği dolayısıyla uğramıştım. 16 Nisan 2017 Referandumu ile oylanan Anayasa Değişikliğinde yöntem olarak ne yanlışlar var ise, “Altılı Masa”nın önerdiği anayasa değişikliğinde de aynı yanlışlar vardır.
Vakıa bizim sağımızda veya solumuzda değil, galiba bizzat kendimizde bir yanlışlık var.
Her şeyimizde bir bilgisizlik, her şeyimizde bir yalan dolan. Allah’ım bize akıl fikir ve biraz da dürüstlük ver.
K.G., 3 Aralık 2022, Saat 17:00